Çobanın genel olarak görevi; hayvanları otlatır, besler, sular, korur ve bekçiliğini yapar, üremelerini sağlar, gerekirse sütlerini sağar. Genel olarak böyle olmakla birlikte çobanlık mesleğinin en önemli özelliği bir peygamberler mesleği olmasıdır. Hz. Âdemden son peygamber Hz. Muhammed’e kadar tüm peygamberler çobanlık yapmıştır. Çobanlık bir alçakgönüllülük ve yalınlık talimi, sürünün duygularını anlayıp merhameti öğrenme, insanları sevk ve idare etmenin ana kriterlerini kavrama aşaması olarak algılanır. Nitekim yaratılmış her varlığa merhamet etmek, onların kaba ve anlayışsız hallerine sabretmek, peygamberlerde bulunması gereken en önemli özellikler olarak göze çarpar. “Çoban” metaforu, sadece İslam’a ve Doğu toplumlarına özgü bir metafor da değildir. Bütün kadim dinlerde çoban, “doğru yola yönlendiren” anlamında kullanılır. Dinci bakış açısından hala sürmekte olan bu bakış açısını, günümüzün değişen koşulları, yurttaşlık hakları, birey olma ve gelişim süreçleri değiştirmiş, çobanlık veya şimdiki modern ismi ile “sürü yöneticisi” günümüzde tercih edilmeyen, önemini yitirmiş ve artık hor görülen bir meslek haline dönüşmüştür…
Ohlokrasi, tüm devlet yönetim biçimlerinin adları gibi Yunancadan gelme bir deyim. “Ohlos” kalabalık, “Kratos”da güç demek. Bilinçlenip yurttaş ve halk olamamış kalabalıkların gücünü ve egemenliğini ifade eden bir terim. Kitleler yurttaşlık bilincine varıp halk olduklarında “demokrasi”, bilinçsiz yığınlar, kalabalıklar oluşturup devlet yönetiminin biçimlenmesinde rol oynadıklarında “ohlokrasi” oluşuyor. “Ohlos” sözcüğünde gizli bir aşağılama söz konusu, kalabalıktan kasıt eğitilmemiş, iyi düşünemeyen kitleleri anlatıyor. Bu kitlenin seçimleri popülist politikacıların iş başına gelmesine yol açıyor. Ohlokrasiler tanımı gereği bir sürü yapısı taşıdığından genellikle bir çobanla yönetilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten kendisinin çoban olduğunu söylüyor. Kılıçdaroğlu’da gösterdiği parti içi demokrasi performansı ve yaptığı sayısız dayatmalarla çoban olmaya aday. Yani iki gün sonra gideceğimiz sandık başında çobanlardan çoban beğeneceğiz. Yalnız çobanlardan biri, bir daha çoban seçmek zorunda kalmayacağımız bir sürecin başlangıcını oluşturabilme potansiyeli taşımakta, diğeri ise tek adamın çobanlığında doğrudan sürü olmayı kabul etmemiz gereken bir geleceğe merhaba dedirteceği kesin. Bu bir referandum, yurttaş mı olacağız yoksa kul mu? Bütün farklılıklarımızı koruyup karar vermeliyiz...