Daha önce de bu tür yazılar yazdığımı biliyorum ancak meraklısı için konu çok güzel olduğundan yinelemekte hiç sakınca yok. İnsanlık tarihinde insana özgü bilincin gelişimi günümüzde aynen bir bebeğin büyümesi, yaşama hazırlanması ve yaş alması sırasında gösterdiği bilinç değişikliklerini gösterir. Beynimiz 450 cc den 1350 cc ye dönüşene kadar yaşadığı çeşitli değişiklikler sonucu ancak bugünkü bilincimize ulaşmışız.

Üç milyon yıl evvel yaşamış Australopitekus dediğimiz en eski atalarımızın 450 cc’lik beyinleri alın bölgesi ve yan loblardaki bir miktar artış ile 600-650 cc’ye kadar büyüdü ve “yetenekli insan” anlamına gelen Homo Habilis’i yarattı. Bu bir milyar fazladan nöron demekti. Taş alet yapımı ve kullanımı da onunla başlar. Gerçi günümüzde maymunların da taşları birer savaş aleti gibi kullandıkları biliniyor.

Demek ki ilk atalar maymun kuzenlerden pek de farklı değillermiş. İlk el aletlerini yapmak Homo Habilis’e belki avlanmada bir miktar kolaylık sağladı ama belirgin bir bilinç kazandırmadı. Bunun için onları “zeki beyin boş zihin” olarak tanımladılar. Esas gelişim 1,5 milyon yıl evvel sudaki yansımasını görüp kendisini tanıyarak “öz farkındalığını” yarattığı zaman oluştu. Bu atamıza “dik duran insan” anlamına gelen Homo Erectus dedik, yani bilincin gelişimi ilk olarak Homo Erectus’a nasip oldu. İki yaşına kadar olan bebekler aynada kendilerini tanımazlar, yüzlerine boya sürdüğünüzde aynaya bakıp geçerler. Ancak iki yaşını geçtiklerinde yüzlerindeki boyayı silmeye başlarlar, çünkü o ana kadar öz farkındalıkları yoktur.

Bundan bir buçuk milyon yıl evvel iki yaş üstü bir bilince sahip olmakta az şey değil doğrusu…
Empati yapabilmemizi sağlayan, kendimizi diğer bir kişinin yerine koymayı ve onun zihnine girmeyi içeren “zihin kuramını” geliştirmek 500 bin yıl önceye işaretlenen, Avrupa’da yaşayanlara “Neandertaller”, Sibirya’da olanlara “Denisovanlar” Endonezya’dakilere “Homo Florensiensis” dediğimiz Arkaik Homo Sapiens’lere nasip oldu. Ancak 4 yaşından sonra çocuklar bir başkasının zihnine girebiliyorlar, onun ne düşündüğünü düşünebiliyorlar. Yani 4 yaşındaki bir çocuğun bilincine ancak 200 bin sene evvel ulaşabildik. 100 bin yıl öncesine geldiğimizde ise erken dönem Homo Sapiens’in varlığıyla süslenme ve üstüne oturan giysiler giymek söz konusu oldu. Kendisinin başkalarına nasıl göründüğü hakkında düşünmekte olduğunu buradan anlıyor ve ikici zihin kuramını ya da “içe bakışcı benlik” dediğimiz bir bilinç gelişiminin oluştuğunu görüyoruz. Bilince sahip olmanın bilincine o günlerde varmışız. Bunun büyük önemi var; başkası tarafından izleniyorsunuz ve o başkasının sizin hakkında ne düşündüğünü düşünebiliyorsunuz demektir. İnsanda büyük kırılmaya neden olan Tanrı kavramı böyle oluştu, kimileri ikinci zihin kuramına “Tanrı nöronu” adını verdi. İşte insanlık tarihinde bilişseliğin oluşumunda belirleyici olan bu andır ve günümüzde ancak 6 yaşından sonra oluşabiliyor. Kutsal kitaplarda “içe bakışcı” benliğin ortaya çıkışı cennet bahçesinde yasak ağacın meyvesini yiyen, kendilerinin ve çıplaklıklarının ilk kez farkına varan Adem ve Havva’nın yaradılış öyküsü ile sembolize edilir. Bilincimizin bu gelişimi aslında insanlığa atılan ilk adımdır…