“Zulmün artsın ki tez zeval bulasın” lafı Anadolu’da zalimler için üretilmiş bir deyiş. Toplumların ortak vicdanında, kötülüğün sonunda mutlaka cezalandırılacağı düşüncesine atıf yapar. Benzer şekilde “Fukaranın ahı, tahtından indirir şahı” çok bilinen başka bir atasözü ve doğrudan Türkiye’nin içinden geçtiği politik kaosa ve hukuksal çöküşe yönelik bir tümce gibi duruyor. Ancak hayattan ve yaşayarak öğreniyoruz ki işler böyle gitmiyor, fukaranın ahı şahları kolay kolay tahttan indiremiyor. Bu dilek uzun zamanlar içinde, gösterilen bir gayret sonrası yerine geliyor, aynen zulüm arttıkça zevalin hemen yerine gelmediği gibi.

Son zamanlarda sıkça duyduğumuz bir atasözü daha var “Kader gayrete aşıktır” diye. Yani biraz kımıldanmak gerekli. Onun için tüm bu atasözlerini birlikte düşlemek lazım. Toplumda sıkça yinelenen bu tür deyişler o toplumların nasıl bir geçmişten geldiğini, ardında ne gibi hikayeler barındırdığını anlatır. Bir tür toplumsal arkeolojidir aslında. Ancak bilinen bir gerçeklikte şudur: Tarih mazlumlara eziyet edenleri, onları hapishaneye atıp zulmeden zalimleri değil, her zaman o hapishanelerde yatıp ufak pencerelerinden sınırlı gökyüzünü seyreden mazlumları yazar…


Elbette bütün atasözleri doğru ve insanlığa yol gösterebilecek nitelikte değil, doğal olarak özellikle de bireysel kurtuluşu ön plana çıkaranlar. İnsan toplumsal bir varlık, tek başına varlığını sürdüremiyor. “Gemisini kurtaran kaptan” ya da “Her koyun kendi bacağından asılır” diyerek bireyselleşmenin, önemli olanın kendini kurtarmak olduğunun vurgusunu yapan, başkalarını düşünmeyi ve toplumsallaşmayı dışlayan atasözlerine pek kulak asmamak lazım. Koyun olursan doğal olarak asarlar bacağından, amaç insan olmak, koyun olmamak değil mi zaten?

O nedenle atasözlerini de sorgulamak gerekli. Bence atasözü kadar doğru söz edene, insanlık için etik olandan bahsedene de önem vermeli. Bakın Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı İonna Kuçuradi Hoca nasıl bir örnekle doğruyu ve güzeli gösteriyor: “İki bakkal var, ikisi de doğru tartıyor; ilki insanları kandırmaması gerektiği için bunu yapıyor, diğeri müşteri kaybetmemek için. Asıl olan ilktir, ikincisi ise sahtedir, göstermeliktir, müsameredir.” İşte bu farkı herkese göstermek gerekir. Anlaşıldığı gibi insanlığı öğrenmek pek de kolay değil…