Cumhurbaşkanı seçiminde ikinci tur oylamanın yapılmasına saatler kaldı.
Pazar günü yapılacak seçimin sonucunda 13. Cumhurbaşkanı belirlenmiş olacak.
İlk tur seçimin yapıldığı 14 Mayıs’tan itibaren kampanya dönemi çok olaylı ve gergin geçti.
İki seçim arasındaki kısa sürede medya ve iletişim desteği çok daha fazla önem kazandığı için iktidar tarafının çok çeşitli ‘yalan haber’ örneklerine tanık olduk.
Gerçeklikle ilgisi olmayan montaj videolar televizyon kanallarında ve mitinglerde gösterildi.
Sahtekarlığa “Gençlerin kıvrak zekasının ürünü” denildi.
Bu arada Mersin’de miting meydanlarında izletilen ve montaj olduğu en üst mertebeden itiraf edilen videoyla ilgili suç duyurusunda bulunmak üzere adliyede dilekçe veren vatandaş savcının talimatıyla gözaltına alındı.
Türkiye’nin birçok yerinde billboardlarda iftira içerikli görseller paylaşıldı.
Sosyal medya trolleri yalan bilgi yayma konusunda yine iş başındaydı.
Her biri ciddi bir suça konu olmasına karşın bildiğimiz kadarıyla YSK ‘yalan haber yayan kişi ya da kurumlarla’ ilgili herhangi bir işlem yapmadı.

Kampanya döneminin içerik olarak ana başlığının ‘ekonomideki sorunlar’ olması beklenirken millet ittifakının adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘terör ile bağlantısı olduğu suçlaması’ toplumun bir bölümünde karşılık buldu.
Önceki Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur” derdi ancak bu kez öyle olmadı.
Azalan alım gücü, yüksek enflasyon, artan yoksulluk ve açlık muhalefetin tüm çabalarına karşın seçmen tarafından öncelikli sorun olarak kabul görmedi.
Cumhur ittifakı, sağ siyasetin can simidi olan ‘milliyetçilik’ ve ‘din istismarını’ siyaseten kullanmada sınır tanımadı.
Camilere siyaset sokuldu, imamlar siyasi vaazlar verdi.
Bu süreçte “Türk milliyetçiliği” en yaygın şekilde kullanılan ideolojik malzeme oldu.
Terörle mücadele etmek konusunda asli sorumluluğu olan iktidar terör örgütünü sürekli gündemde tutarak örgütün propagandasını yapmış oldu.

Diğer yandan 14 Mayıs seçimi sonrasında cumhurbaşkanı adaylarının yaptığı ‘ittifaklar’ seçmen nezdinde nasıl karşılık bulacak bekleyip göreceğiz. 
Gelinen noktada seçimle ilgili iki önemli noktayı tekrarlamakta yarar var.
İlk turda seçime gitmeyen seçmenlerin bu kez sandık başına gitmesi ‘millet iradesinin ortaya konulması’ bakımından çok büyük değer taşıyor.
Diğer önemli konu ise artık iki adaylı hale gelen seçimin bir ‘referanduma’ dönüşmüş olması.
Millet ittifakının adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçmenin ‘demokrasi’ ya da ‘otoriter rejimin devamı’ arasında karar vereceğini anlatıyor.
Adayların isminden çok ‘sistemin’ ve ‘ülkenin güvenli geleceğinin’ kararının verileceği bir ‘dönüm noktası’ olduğu hatırlatması yapılıyor.

28 Mayıs’ta 
Terör örgütü Hizbullah’ın temsilcilerine
Domuz bağı yöntemiyle işkence odaları kuranlara
Kadını ikinci sınıf vatandaş olarak görenlere 
Artan açlığa, yoksulluğa 
Tacizcileri affeden zihniyete 
Karşı duruşumuzu göstermek için; 
OYUMUZU KULLANMALIYIZ. 

Hak, hukuk, adalet 
Liyakat
Demokrasi
Özgürlük mücadelesi için; 
SANDIĞA GİTMELİYİZ.