Bir dilde bir nesneyi, bir eylemi veya bir kişiyi tanımlayan çok fazla sözcük, deyim, atasözü varsa muhtemelen bunun iki nedeni varmış: Ya bu nesne, eylem, kişi o dili konuşanların hayatında çok sık gündeme gelmekte ya da tam tersi çok nadir olarak bulunmaktaymış. Mesela Eskimo dilinde kar ve buzu tanımlayan kırkın üzerinde sözcük varmış.
Bu olağan bir durum, çünkü kutuplarda her gün kar ve buz mevcut. Bunun aksine olarak bizde de gülmek konusunda onlarca sözcük, deyim ve atasözü var. Öyle ya Türk toplumunda gülme, gülümseme, sırıtma ve dahi kahkaha atma konusunda dünya listelerine girebilecek durumda olmadığını hepimiz biliyoruz.
Ama bizde; “ağız dolusu gülmek”, “katıla katıla gülmek”, “için için gülmek”, “bıyık altından gülmek”, “gevrek gevrek gülmek”, “pis pis gülmek”, “kıs kıs gülmek”, “patlayıncaya kadar gülmek” gibi bir sürü deyim var. Çok gülen bir toplum olmadığımıza göre gülmenin özlemini çekiyoruz demektir. Özellikle de bir orta doğu geleneği olarak kadınlara hepten yasaktır gülmek. Erkeğe hakaret etmek için “karı gibi gülme” bile denir. Çünkü gülmenin yıkıcı bir gücü var; bir duygu patlaması, bir eylem, bir karşı tutumu, bir başkaldırıyı içerir. Oysa erkek egemen geri kalmış toplumlarda kadın evde oturup çoluk çocuğa bakmaya, kocasına hizmet etmeye mahkûm edilmiştir, gülme de neyin nesi…
Cumhuriyet tarihinde hiçbir devirde bugünkü kadar anti-depresan tüketildiği görülmemiştir herhalde. Gülmenin verdiği rahatlığı, sağlığı ve mutluluğu içtiğimiz haplardan sağlamaya çalışan bir toplum olduk. Gülerken korku, sıkıntı, kızgınlık, üzüntü ve yasaklardan uzaklaşırız. Gülmek insan zihninin gelişmişliğinin bir göstergesidir. Mizah duygusu beklenmedik olaylara karşı gelişmiş beynin verdiği bir reaksiyon olarak tanımlanır. Gülerken 17 yüz kası ve 80’den fazla vücut kası aktif olarak olaya karışır, nefes alışverişi hızlanır, oksijen akışı artar ve kan dolaşımı hızlanır. Vücudumuzda dopamin, serotonin ve endorfin gibi mutluluk hormonları salgısı artarken kortizol gibi stres hormonu salgısı azalır.
Günümüz radikal dincileri ve otoriter iktidarları da gülmekten pek hoşlanmazlar. Çünkü gülmek korkuyu öldürür, egemeni, iktidardakini çaresiz bırakır, hatta aşağılar. İktidarın kutsallığını, haşmetini bozar. Oysa korku otorite ve denetimin çimentosudur. Ülkemizde haberleri yandaş olmayan bağımsız TV’lerden izleyen insan kalabilmişlerin kahrolmaması olanaksız. Artık üzülmemek, yataklara düşmemek için haberleri izlemek, gazeteleri okumak istemeyen duyarlı insan kitleleri oluşmaya başladı. Aklınızı kafatasınızın içinde tutmak istiyorsanız eğer, fırsat buldukça ağız dolusu gülün, aslında gerçekten çok komik şeyler oluyor…