Son yazımızda, bilincimizin tarihsel gelişimi başlığı altında beynimizin evrimini irdelemiş; en eski atalarımızdan Homo Australopithecus’tan erken dönem Homo Sapiens’e uzanan gelişim süresince insan olmanın bilincini nasıl geliştirdiğimizi anlatmaya çalışmıştık. “Özfarkındalık” ile başlayan kendimizi tanımak; daha sonra başkasının ne düşündüğünü düşünebilmek olan “birinci zihin kuramı” ve ne zaman ki “ikinci zihin kuramı” dediğimiz, başkasının bizim hakkımızda ne düşündüğünü düşünmeye başladığımızda, insanlığa ilk adımımızı attığımızı söylemiştik. Bu durumda izlenir olabilmeyi ve o izleyenin hakkımızda ne gibi düşünceler üretebileceğini düşünür olmuştuk. Bu, bizi insanlığın kırılma anı olan Tanrı fikri ile tanıştırmıştı.

İnsan beyninin evrimi elbet burada da durmadı. Modern Homo Sapiens’e denk gelen, 40 bin yıl öncesindeki zaman diliminde “zamansal bellek” dediğimiz; beynimizin görece eski bölümünde, yani limbik sistemde yer alan hipokampus ve amigdala denen bölümlerin bir yenileşme evrimi geçirmesiyle yeni bir gelişim elde ettik. Bu yenilenmeye beyinciğimizin de eklenmesiyle beynimizde “zamansal bellek” adı altında bir başka gelişim başladı. Böylece eski beyin bölgelerinin zamanla evrimleşerek yeni bir beyin işlevi yaratabilmesinin örneğini oluşturdular…

Zamansal bellek, geleceğin simülasyonu için geçmişten bilgi almak olarak tanımlanır.
40 bin yıl önceye kadar insanlar, ölümü başkasının başına gelen bir şey olarak adlandırdılar. Başkalarının başına gelen ölüm olgusunun, kendisinin de başına gelebileceğini anlaması için geçmişte yaşadıklarını geleceğe taşıması gerekliydi. Kısaca, ölümü anlayabilmek için bir zamansal bellek gerekiyordu. Genelde 9 yaşından küçük çocuklar için ölüm herhangi bir anlam taşımaz; çünkü zamansal bellekleri henüz gelişmemiştir.

Yani insanlığa giden yol öyle kestirmeden oluşmamış; beynimizdeki eski alanların yenilenmesi ve artış göstermesiyle özfarkındalık, I. Zihin Kuramı, II. Zihin Kuramı ve zamansal bellek gelişimi gibi bilinç değişiklikleri milyon yıldan fazla sürmüş, bugünkü insanın temeli ancak atılabilmiştir.

Son olarak, lateral frontal korteks (beynin alın lobunun yan kısımları) gelişiminin tamamlanması ile planlama yapma yeteneği gelişmiş; bu sayede, 10 bin yıl kadar önce tarım devrimi yaparak avcı-toplayıcılıktan yerleşik topluma —bir başka deyişle “neolitik” düzene— geçerek çiftçiliğe başlamışız.

Hâlen en geç olgunlaşan beyin bölümümüz orasıdır ve gelişimi 20’li yaşlara kadar sürmektedir. Gençlere “delikanlı” dememizin nedeni budur; kan deli akar ve yapıp etmelerin sonunda ne olacağının planlanması sağlıklı yapılamayabilir. Bu durum, gençlere neden daha toleranslı davranmamız gerektiğinin bilimsel gerekçesidir…