Hocaların hocası, Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı yaşayan birkaç filozofumuzdan biri İonna Kuçuradi, demokrasinin olmazsa olmazı gibi görünen, “bütün fikirlere saygı duyma” konusuna katılmıyor. Fikirler saygı konusu değil, insanlar saygı konusudur diyor. Fikirlerin değerlendirme konusu olduğunu belirtiyor. Fikirle bilgiyi, bilgiyle inancı karıştırdığımızı söylüyor… Öyle ya bilgi demokratik kararla alınmaz. Dünyanın yuvarlak olmasını ya da güneşin etrafında dönmesini oylayacak mıyız? İnsan haklarının korunması sağlamak demokratik yolla alınacak bir karar mıdır? Her fikre saygı duyarsan büyük karışıklık çıkar ve aslında hiçbir fikrim yok demek ile eşdeğer anlam taşır. Her düşünceye, her eyleme de saygı duyulamaz. Mesela Adolf Hitler'e saygı duyamazsınız. Dolayısıyla bazen taraf olmak önem kazanıyor. Bu hayatı nasıl yaşamam gerektiğine dair hüküm veren, dayatmada bulunan fikirler bizde saygı uyandırmamalı. Söylenen söz mantıkla ve doğru bilgiyle çelişiyorsa ya da kanıtlarla kolayca yalanlanabiliyor, çürütülebiliyorsa ne diye saygı duyayım ki? Saygı hak edilen bir şeydir, olur olmaz sağa sola dağıtılamaz, tıpkı güven gibi…
Siyasal iktidarın yol açtığı, laik hukuk devletinin örselenmesi ve şeriatın övülmesi girişimleri bulunduğumuz kaptaki suyun ısıtılmasının artık hızlandırıldığını gösteriyor. Son örnek bir Osmanlı kalıntısı ailenin düğününde mikrofonu eline alan eski gerici milletvekilinin “Osmanlıları süren soysuzları lanetliyorum” demesi kaynama noktasına geldiğimizi gösteriyor. “İki ayyaş” söyleminden bu yana epey yol katedildi. Her konuda fikrini belli eden, karşısındakini cahillikle suçlaması ile ünlü hocamız İlber Ortaylı aynı düğünde şahit olarak bulunurken “konu beni ilgilendirmez” deyip geçiştirmesi de hayli ilginç. Gerçi gelen tepkiler üzerine bir açıklama yapma gereksinimi duymuş ama kaç kişiyi arkasına alabildi, tartışılır. Türk aydının açmazı da burada yatıyor herhalde. Meydan boşken pek güzel atıp tutarken, yanı başında bu ülkenin kurucularına hakaretler yağdırılınca saygı duruşunda bulunmak hiç yakışmıyor. Bizim aydınımızın, en zararlı insan biçimi olarak algıladığı cehaleti yalamış yutmuş kurbanlardan en az oranda etkilenmek için benimsediği tavır, “inan sana değil kastım, cahille muhabbeti kestim” şeklinde olsa gerek…