Asalet; boyda değil, soydadır.
İncelik; belde değil, dildedir.
Doğruluk; sözde değil, özdedir.
Güzellik; yüzde değil, yürekte olur.

“Asalet insana doğuştan giydirilen bir giysidir.
Onu sonradan giymeğe kalkma!
Mutlaka bir yerinden pot verir”

Asalet sahibi insan ya da asil insan.
Servet ve bilgisiyle değil, tavrı ve hareketleriyle belli olur.
Asil; vekil olmayan, başkasının yerine geçmeyene denir.
Asil insan ancak halk adına vekil olur.
Erdemli, faziletli, güvenilir kişi demektir.

Bir çoğumuzda “Asil azmaz, bal kokmaz,” diye biliriz.
Halbuki bu ata sözünün de devamı olduğunu öğrendim.
Özgün olanı ise: “Asil azmaz, bal kokmaz.
Kokarsa yağ kokar.
Onun da aslı süttür.”

Sütü hayvandan sağdıktan sonra belli bir soğuklukta saklayabilirsiniz. O da en fazla üç-dört gündür. Sağdıktan sonra; hele de yazsa üç-dört saatte kokar. Oysa kendine has özellikleri bulunan bir nesne ne denli biçim değiştirirse değiştirsin, asli özelliğini yitirmez. Bu durum insan için de söz konusudur. Soylu bir aileden gelen insanlar ne denli büyük bir sarsıntı geçirirlerse geçirsinler, bayağı bir duruma düşüp yozlaşmazlar; soyluluklarını yitirmezler. Ama mayalarında kötülük, noksanlık bulunan kimseler için böyle bir şeyden söz edemeyiz. Asil insan; asla ruhunu satmaz, ruhu saftır.

Asil insan diz çökmez, boyun eğmeyecek kadar gururludur. El etek öpmez. Kimseye yalakalık yapmaz. İnsanların yalakalığa eğilimi cahilliğinden ve kişiliksizliğinden kaynaklanır. Yalakanın özelliği ise: Yağcı ve şakşakçıdırlar
Onlarda bu devirde çoktur.

*Pot: Kötü dikiş sebebiyle kumaşta oluşan büzülme veya kıvrım.