Hiç durmadan ilerliyor.
Hiç bıkmadan tekrarlıyor.
Kimi kayıtsız, kimi çaresiz, kimi dermansız…

Hayatın baharında, çiçeği burnunda, henüz yola yeni çıkmış.
Sen de 25, ben diyeyim 30’una basmış,
Kiminin gözü yaşlı anası, kiminin babası, eşi, kardeşi, yâri ve yarası…
Ötekinin boynu bükük bebesi, diğerinin yapayalnız dünyası…
Ne kelimeler yeter anlatmaya ne de yürek.

Yorgun ülkenin feryadı çığlık çığlığa yükselse de…
Ne duyan var ne de gören.

Çok değil, daha iki gün önce Seyitgazi’de yangına müdahale ederken hayatını kaybeden 10 orman işçisi ve gönüllüsünün yürek burkan acısı, tarifsiz.
Bu kışın ortasında 78 kişiyi bir otelde yanarak kaybettik.
Bu ay, 6 Temmuz’da mağaraya tedbirsiz giren 12 askeri toprağa verdik.
Her gün onlarca insanı şiddetten, her ay yüzlerce insanı kazalarda, her yıl binlerce canı ise depremlerden kaybediyoruz.
Bunca ihmalden hayatını kaybedenleri kim unutur ki?
Kimse unutmaz ama bugüne kadar nedense bir sorumlu bulunamadı.
Bir veya birkaç günah keçisi bulunur.
Hesap sorulur gibi yapılır.
Zaman içinde unutulur.

Tren kazasından maden kazasına kadar, taşan derelerden yıkılan binalara kadar ülkede her gün meydana gelen onlarca olaydan yıldık kaldık.
Bütün bu olanların devamında siz hiç istifa eden bir bakan, bir bakan yardımcısı, bir genel müdür veya kusurunu kabul eden bir siyasetçi ya da bir yönetici gördünüz mü?
Göremezsiniz çünkü burası dünyanın herhangi bir ülkesi değil.
Burası, yüksek ahlaki değerlerin konuşulduğu ama vücut bulamadığı, yetkinin olduğu ama sorumluluk taşınmadığı, liyakatin esas alındığı ama uygulanmadığı, dünyanın nadir bir ülkesidir.
Yangında, depremde, salgında ve her türlü felaket karşısında varını yoğunu ortaya koyan; ancak kazançta, refahta, saygıda, hakta, hukukta, adalette yeri olmayan bu halk, her koşulda cezasını çekmeye devam ediyor.

Yarına dair bir umudum var ki o da şu:
Bunca kaybın ardından biri çıkar da “Benim bu sebeplerden dolayı şu kadar ihmalim olabilir.” diyerek, erdemli bir davranışta bulunarak, devamında istifa etse; ülkede son kırk yılın ezberini bozsa, bunca acıya rağmen herkes derin bir nefes alır mı, almaz mı, takdirini siz değerli okuyucularıma bırakıyorum…

Aksi takdirde bu yorgun ülkenin feryadı yarın da dinmeyecek, öbür gün de, öbür ay da… Kısaca yıllar yılı sürüp gidecek…
Ülke yorulacak, insanlar daha da yorulacak…
Durum öyle bir noktaya gelecek ki ölüm bile isyan edecek.
Sonra yorgun ülkenin çığlığını en yakındaki bile duymayacak.