Daha önce kira artışları ve konut kriziyle ilgili birçok yazı kaleme aldık ve yazıları bitirirken sorunun göçmen sorunu ve Türk Lirasının alım gücünün artmaması halinde çözülemeyeceğini belirtmiştik. Gerçekten de serbest piyasa koşullarına yapılan müdahaleler sadece kısa süreli çözümler sunabiliyor. Ancak şu anda, geçmişte nadiren uygulanan tarihsiz "tahliye taahhüdü" adı verilen bir uygulama ev sahipleri tarafından kullanılmaya başlandı. Ancak, tahliye taahhüdü amacından çok uzaklaşmış durumda.
Normal şartlarda, tahliye taahhüdü, kiracının belirli bir tarihte kiralanan gayrimenkulü tahliye etmeyi vaad ettiği bir taahhüttür. Bu sayede ev sahibi ile farklı bir konuda anlaşma sağlanmış veya güven sağlanmış olabilir. Ancak günümüzde, ev sahipleri kira sözleşmesi yapılırken kiracıdan boş tahliye taahhüdü almaktadırlar. Tahliye taahhüdünün geçerlilik şartları; yazılı olması, kiracının serbest iradesine dayanması ve kira sözleşmesinden sonra kiralananın kiracıya tesliminden sonra imzalanmış olmasıdır. Yargıtay'ın güncel uygulamalarına göre kira sözleşmesiyle aynı gün imzalanan tahliye taahhütnamesi geçersizdir. Ancak boş olarak alınan ve sonradan doldurulan kira taahhütlerine karşı kiracının eli kolu bağlanıyor. Tahliye taahhüdü verilmişse, ev sahibi bu taahhütnameyi kullanarak kiracıyı kolaylıkla tahliye edebiliyor.
Her an tahliye edebileceğiniz bir kiracınız varsa, kira artışını kabul etmeyen kiracıyı hemen tahliye edebilir ve dolayısıyla kira bedelini her zaman güncel fiyatta tutabilirsiniz. Hal böyle iken, yeni yapılan kira sözleşmelerinde tahliye taahhüdü istemeyen ev sahibi neredeyse kalmadı.
Konut krizi meselesi kiralık daireler için her geçen gün büyürken, hızla artan kredi faiz oranları ve kısıtlanan kredilerle daha da büyük bir çıkmaza girdi. Barınma maliyetleri bu hızla devam ederse, gecekondulaşma yeniden gündeme gelebilir.