Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, seçimden yaklaşık bir ay önce “Kamuya işe alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak, gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız” demişti. 

Seçim geçti sözler unutuldu, Habertürk canlı yayınında Kemal Öztürk’ün sorularını yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, mülakatların yine var olacağını sadece farklı biçimde yapılacağını açıkladı. Bakan;
“Cumhurbaşkanımız mülakatların uygulanış biçimiyle ilgili rahatsızlığını dile getirdi. Biz de mülakatları mülakat gibi yapmaya karar verdik. Şöyle bir kurgumuz var: İstihdam etmek isteyeceğimiz sayının üç katı kadar öğretmen adayını davet edeceğiz.
Her bir adaya elektronik ortamda hazırlanmış bir soru sorulacak. 45 dakikalık bir periyotta ders anlatır gibi soruyu cevaplayacak. Karşısında uzman ve baş öğretmenlerden oluşan bir jüri olacak. 
45 dakikalık süre sonunda aday, kendisine sorulan soruyla ilgili yazılı bir cevap da verecek, bir kayıt olması açısından. Bu sınavlar kayıt altına alınacak. Torpil iddialarını ortadan kaldırmayı hedefliyoruz.'” dedi.

Mülakatla atama yapılan bütün alanlarda mülakat denilen şeyin aslında torpil olduğunu bilmeyen kabul etmeyen var mı? Torpil öyle iki aday arasında kalınan basit bir kayırma da değil üstelik. 
Hafızalarımızı tazeleyelim, 2019 KPSS sınavında Coğrafya alanında Türkiye birincisi olan Alparslan Uysal, 20 bin sözleşmeli öğretmen ataması için girdiği mülakattan 55 alarak elendi.

Türkiye’de mülakat demek adam kayırma demek, mülakat demek çalışanın hakkını yemek demektir. Mülakat demek cemaatlerin kamuya sızması demektir. Mülakat gençlerin geleceğinin çalınması demektir.