Türkçede bazen içinizdeki duyguları, gelişen olguları veya olayları aktarmak ve ifade etmek için kelime bulmakta zorlanırız. Bazı hislerimizi anlatabilmek için birden fazla sözcük kullanır bazen de cümleler kurmak zorunda kalırız. Bu zorluk başka dillerde de vardır kuşkusuz. Yabancı dillerde bizim birçok sözcük kullanarak ifade ettiğimiz duyguları tek sözcükle anlatabilmeleri benim çok hoşuma gider, o kelimeyi hangi dilde olursa olsun pek severim. Mesela İsveçlilere özgü bir sözcük olan “gökotta” kelimesi sabahları kuşları dinlemek için erken uyanmak veya doğayı izlemek için erkenden dışarı çıkmak anlamına geliyormuş. Ne kadar güzel değil mi? “Nepenthe” eski Yunancada acı ve mutsuzluğu unutturan bir ilaç olarak betimlenirken şimdilerde “mutsuzluğu unutturan şey” olarak kullanılıyormuş. Bu konuda Almanlar çok daha iyi. Bir cümleyle ifade edilebilecek olaylar dizisini tek sözcükle ifade etmekte üzerlerine yok. Onun için Felsefe Almanca ya da Yunanca yapılır derler. Tabii ki felsefe her dilde yapılabilir yeter ki sen mantıklı doğru düşünceler üretmesini bil, bir şekilde ifade edersin kendi dilinde…
Hegel diyalektik kavramına büyük katkısı olan bir filozoftur. O hiçbir zaman diyalektiği klasik bilinen tarzıyla “tez, anti-tez ve sentez” şeklinde açıklamaz. Hegel diyalektiği “aufhebung” sözcüğü ile betimler. Ona göre aufhebung diyalektiğin hareketidir, Türkçeye ortadan kaldırmak olarak tercüme edilmiştir. Bir yandan kesmek, bitirmek, yok etmek, diğer taraftan da muhafaza etmek, yücelterek saklamak anlamlarına gelir. Aufhebung’da ortadan kalkan şey, varlığını kaybetmez. Ortadan kalkanın yerini alan yeni biçim eskinin varlığını yadsımaz, ortadan kalkanla beraber kendisini var eder hem de daha yücelmiş olarak. Diyalektik tek kelimeyle bundan güzel tanımlanabilir mi? Yine Almancada sanki günümüz insanımız için söylenmiş ve yaşadığı sürece sıklıkla başvurabileceği şahane bir sözcük daha var: “Fremdschaemen”, “fremçemen” gibi okunuyor ve “başkası adına utanmak” anlamına geliyor. Bakın dünya liderlerine, insanlıktan nasibinizi almışsanız eğer, ne çok başkası adına utanırsınız, şaşırırsınız. Ülkemizde ise söylemeye gerek yok, “fremdschaemen” çukuruna düşersiniz. Bakın çevrenize, izleyin haberleri, okuyun yandaş basını, böyle bir ülke olabilir mi dersiniz…