"Bağımlılık hayatı daha iyi gösterirken onun içini boşaltan her şeydir." diyor, Clarissa Pinkola Estés.

Bağımlılık; keyfe neden olan bir veya birçok maddenin bir araya gelerek, davranışları artan miktarda, tutarsız tekrarlanmasıyla oluşan biyopisikososyal bir bozukluk denilmektedir.

Tıptaki bağımlılık genellikle toksik madde olarak nitelendirilen, kimyasal maddelerin istismarı için kullanılır.

Psikoloji ve politikada ise farklı tanımlanır…

Kişi doğduğu andan itibaren, dış dünyanın etkilerine ve öğrenmeye açık hale gelir.

..

Fiziki, ruhsal ve çevresel etkilerden korunmak için yöntemler geliştirir.

Bu yöntemlerin sağlıklı/sağlıksız oluşunu ise yaşadığı ortam, ailenin tutumu ve sosyokültürel çevresi belirleyici olur.

Aile üyelerindeki herhangi bir bağımlılık öyküsü; çocuğun gelişim evresine olumsuz etki yapar.

Arkadaş seçiminden, eğitim, politik, mesleki ve sosyokültürel hayatına kadar, yaşadığı toplumun bağımlılığa bakışını da etkiler.

Kişi birçok şeye karşı bağımlı olabilir.

Madde, alkol, tütün ürünleri, kumar, teknoloji ya da herhangi bir eşya veya davranışa bağımlı olabilir.

Tedavi edilerek de normal hayata dönebilir.

Ancak son yıllarda daha farklı bir bağımlılık türünün ortaya çıktığını görüyoruz.

Koşulsuz olarak, bir düşünceye veya kişiye bağlılık.

Buna kısaca politik bağımlılık diyelim.

Bu bağlılığın ve bağımlılığın tam olarak açıklanamayan yanlarıyla incelenmesi ve araştırılmasının faydalı olacağı kanısındayım.

Desteklediği lider, parti, kişi işaret etti diye, kara kaşı kara gözü için bir yönetici seçmek talihsiz bir durumdur.

Bu talihsizlik bireysel halde kişiyi ilgilendirirken, toplumsal bazda gerçekleştiğinde, ülkenin geleceğini olumsuz etkileyecek önemli bir konudur.

Çünkü bağımlılıklar, hayatın keyfi-halini göz kamaştırıcı şekilde gösterirken, ne yazık ki gerçeklerin içini boşaltanlardan, hiç kimsenin haberi olmaz.