“Bugün 17 Nisan 2024. Tam 84 yıl önce bugün, 17 Nisan 1940’ta Türkiye’nin en özgün eğitim, öğretim projesi Köy Enstitülerinin kuruluş kanunu çıktı. Fay Kirby’nin deyişiyle Köy Enstitüleri, Postalozzi, Dewey  ve Kerschenstenier  gibi eğitim bilimcilerinin görüşlerinin taklit edilmesiyle değil, Kemalizm ilkelerine dayanarak Türkiye’nin özel koşullarına göre yaratılmış özgün bir eğitim modeliydi. Ne liberal Amerika’dan ne faşist Almanya’danne de komünist Rusya’dan alınmıştı.”
*** 
Yukarıdaki satırlar tarihçi Sinan Meydan’ın Cumhuriyet Gazetesinin 17 Nisan tarihli uzun inceleme yazısının başlangıç bölümünden allınma. Yazar da son bölümlerdeki değerlendirmeyi Fay Kirby’nin “Köy Enstitüleri” kitabından alıntılamış zaten. Yazısı da, kuruluş ve kapatılmalarına kadar uzanan bir inceleme.. 
Ancak yazının devamındaki şu değerlendirme, Sevgili dostum, İlyas Küçükcan’ın haklı tepkisine neden oldu. Ki sevgili İlyas Hocam Köy Enstitüleri üzerine sayısız makale ve kitaplar yazmış, konunun gerçek uzmanlarından biridir. Neydi tepkisini çeken bölüm:
“1939’da İzmir Kızılçullu, Eskişehir Çifteler Kastamonu Gölköy’de üç eğitmen kursu Köy öğretmen okuluna dönüştürüldü. Başka köy öğretmen okulları da açıldı.” 
Elbette “böyle bir şey” yok!.. 


Eğitmen Kursları


Bence de “Köy Enstitülerinin “temeli Eğitmen kurslarıdır.” O düşünce de Atatürk’ün, 1936’da Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan ile bir görüşmesinde ortaya attığı bir öngörünün eseridir. Daha kurtuluş savaşı sıralarında Eğitime verdiği önemli bilinen Gazi Paşa, Saffet Arıkan’a şunları söyler;
“Askerliğini onbaşı ve çavuş olarak yapmış okur yazar uyanık ve yetenekli gençlerin altı aylık ksurslardan geçirilerek eğitmen olarak köylere gönderilmesiyle başlayabiliriz Eğitim Seferberliğn.”
O sırada ilköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’tur ve bu doğrultuda işe koyulunur. Yukarıda adları anılan –ki başta Mahmudiye  gelir, o iilk üçün ötesinde yurdun değişik yörelerinde de açılır eğitmen kursları. 
Eğitmenlerin görevi eğitim çağında her yaştan çocuklara, gençlere okuma yazmanın yanı sıra temel matematik ve sosyal bilgileri vermektir. Rahmetli Babam Osman Arslan da “Ben ilk üçten şahadetnameliyim” diyerek anlatırdı o eğitmenlerden aldığı eğitimi. 
-Ki o dönem ilkokul 5’de aldığım eğitim düzeyinde de üstündeydi. dört işlemi!.. 
Hatırlatmak gerekirse bizim köyden de iki genç eğitmen adayı katılmıştı Mahmudiye eğitmen kursuna. 
-İlk döneminden eğitmen Adil öğretmen ve Eğitmen Ahmet (Çetin) öğretmen. 
***
Yazının bundan sonraki bölümü doğal olarak Çifteler Köy Enstitüsü ve benim orada yetişen öğretmenlerden “aldığım feyz” olarak devam edecekdi.
-Ancak teknolojik bilgi eksikliğinden dolayı o bölüm gelecek yazılardan birine kaldı! 

Köy