Gündemi takip etmeye çalışan okur kesimi, ya da haber kanalı izleyiciler sanırım bir parça yorgun düşmüşlerdir!..
Ya gün gün değil, saatler içinde değişiveren gelişmeleri irdelemeye çalışan köşe yazarları ne yapsın? Ya da isteyerek veya mecburiyetten aynı “uzman yüzleri” ekrana çıkaran kanallar; sizde de uflayıp, puflayarak TV’lerin başında geçirdikleri zamana yanan meraklılar!..
Allahtan CHP’nin “19 Mart sivil darbesine” direnmek adına icat ettiği miting benzeri eylemleri var da, bir-iki saati seve seve “feda etme” algısı yerleşti vatandaşta!..
Hakkını teslim edelim: bir maratoncu inadı ve direnciyle bıkıp-usanmadan sürdüren genç bir lidere, Özgür Özel’e kavuşmuş. CHP’nin hafta bir, eylem iki-üç aktivitesi var da, muhalefetin, hem de “ciddi muhalefeti” olmasa, diyesi geliyor insanların…
Meydanlardaki kalabalıklar moral veriyor sokaktaki muhalif kimliklere!..
‘Sıcak Eylül’ diyorlar buna!..
Eylül ayına girdik, ortalarına doğru yaz sıcakları bitmiş, sonbahar ayları başlamış olacak ama nerde…
Şu ‘küresel ısınma’ denen döngü olmasa!..
Hadi biz kullar ve de doğadaki canlılar, kimi zaman “can vererek” de olsa, alışmaya çalışıyor; bu Millet İttifakı da küresel değişikliğe!..
Ya CHP’nin yönetim ve örgüt kadroları ne yapsın?..
Millet İttifakı olarak anılan AKP-MHP evliliğinin adım adım ördüğü “ateş çemberi” içinden kendisini dışarı atmaya çalışan CHP’nin hali mesela…
Onlar inanarak mücadelesini sürdürmeye kararlı ama, şu Eylül bir atlatılsa!..
Önce “Butlan” gibi az duyduğumuz bir davanın kıskacından sıyrılmaya çalışacaklar öncelikle. Özgür Özel, “netice değil süreç odaklı” diyor CHP’nin kurumsal yapısına yönelik bu dava için. Yani;
Özel ekibinin kazandığı ilk kurultayı yok saymak gibi bir gayret!..
Bu nedenle kaybeden Kılıçdaroğlu ve yandaşları sonuca göre “Partiyi başsız bırakmayız (!)” mı diyorlarmış, ne…
Sonrası malum: 19 Mart darbesinin partili mağdurları, başta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere 15 kadar Büyükşehir ve İlçe Belediyelerinin başkanları için hazırlanan “kumpas davaları” mı ne başlayacakmış!.. Eylül ayına serpiştirilmiş davalar var gündemde…
O nedenle tarafsız ya da yandaş medyanın manşetleri genellikle aynı yorumda bulunmakta:
CHP için Eylül ayı sıcak geçecek!..
Geçsin bakalım. Ateş çemberinin içinden geçerek emperyalistlerin dayattığı Sevr’i parçalayıp atarak çağdaş bir devlet kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi, bu “sıcak cendereden” çıkacak ve Genel Başkanı Özel’in belirlediği hedefe yürüyecektir.
Kurultay öncesi Eskişehir.
Bir yandan da olağan Kasım kurultayı hazırlığı başladı tüm il örgütlerinde ve Eskişehir’de. Mahalle delegeleri seçimleri tamamlandı. Sırada ilçe ve il kongreleri var. Bu süreçten sonra belirlenecek delegelerle toplanacak kurultay.
Mahalle delegeleri seçiminde bir tatsızlık yaşanmış. Odunpazarı Belediye Meclis üyesi bir kardeşimiz, eşini delege seçtirmek istemiş. Bu nedenle diğer bazı partililerle aralarında “itiş-kakış” türünden bir tatsızlık yaşanmış. Yani bir parça büyümüş olay.
Yapmayın. Partinin önseçim geleneğine gölge düşürmeyin derim…
Bu süreçle mi ilgili bilmiyorum. Bir başka tatsızlık da Milletvekilimiz İbrahim Arslan’ın bir açıklaması sonrası yorumlanan bazı gelişmeler. Buna göre sayın Arslan, isim vermeden bir değerlendirme yapmış. Buna göre;
“Partinin yönetim kademelerinde bulunanlar, rakip partilerin yöneticileriyle görüşüp kararlar alamazlar!..”
Özetiyle vereceğimiz bir açıklama: Arkadaşımız Murat Taşkın’a göre, Arslan’ın kast ettiği yönetici Büyükşehir Başkanımız Ayşe Ünlüce imiş. Olamaz böyle bir ima:
Hem Eskişehirlilerin demokrasi anlayışına hem CHP’nin demokratik geleneğine uygun değil…
Özellikle böylesine bir ortamda yakışmadı Eskişehir’e…