Bu yazıyı yazmak için seçim gecesinin bir yarısı, bilgisayarın başına geçtiğimde, sonuçlar karşımda, içim kıpır kıpır, yüreğimde gizli bir sevinç, her yanımı bir hoşluk kaplamış pek tatmadığım duygular içindeyim. Dile kolay yetmiş yaşından sonra ilk kez oy verdiğim bir parti yarışı önde götürüyor. Gerçi daha evvel de önde bitirdiğim bir seçim olmuştu ancak hayli gençtik ve bu günkü kadar sevinmemiştik. Demek ki son yıllarda dibe vurmuşuz. Sevincim; seçim sonuçlarını gösteren Türkiye haritasının sahillerinin kırmızı rengi içeriye, Anadolu’ya doğru yayılıyor olmasından. Umudun resmidir bu; bakanlarıyla, Cumhurbaşkanlığı olanaklarıyla, tankıyla topuyla, haksız hukuksuz bir seçim sürecinde bile halkın, karşısındaki gerici dinbaz yapıya, tabanda birleşip dur diyebilmesi önemli bir gelişme. Birtakım illerin kazanılmasından öte; insanı ötekileştirmeye, ceberut yönetime, hukuksuzluğa, parti devletine, tarikatlara ve cemaatlere prim verilmeyeceği haykırılmış oldu. Tabanda Cumhuriyet ittifakı kazandı…
Seçim sonuçları değişmez sanılan üç argümanın belini de kırmış oldu; Biri AKP’nin Erdoğan olduğu sürece yenilmez olduğu varsayımı, ikincisi CHP’nin yüzde yirmi beş oyu geçemeyeceği söylemi, üçüncüsü de ekonomi vatandaşın seçimini etkilemez düşüncesi. Bunların hepsi çöpe gitti, 2024 yılı gerçekten emekliler yılı oldu. Tabii bir de tali düşünceler var çöpe giden. Yani yan ürünler de yıkıldı doğal olarak. Bunlarda; eğer Kılıçdaroğlu’nun “Partinin başına geçme” gibi bir hevesi varsa hala, bir daha inmemek üzere rafa kalktı. Bir de Erdoğan’a “bizi terk etme” diye ağlayan Bahçeli’nin göz yaşları boşa düştü, o da üzücü. Dış ülke liderleri, özellikle Amerika ve Rusya, karşısında da seçimi kaybetmiş bir lider olarak Erdoğan’ı ve ülkeyi zor günler bekliyor olsa gerek. Öyle ya karizma çizildi bir kez, daha yeni oyların yaklaşık yüzde 88'ini (!) alan Putin karşısında pek geriye düştü. Bu durumu; olan bitenin Cumhuriyetin bir baş kaldırısı olarak, hukukun, demokrasinin ve laikliğin çağdaş zaferi olduğunu onlar da anlamışlardır umarım…
Not: Daha güzel günlerde görüşmeyi dileyerek bana bir hafta izin.