Türk Lirası’nın hızla değer kaybedip, doların durdurulamaz şekilde yükseldiği bu günlerde Gelire Endeksli Senet’ler de aynı dövize endeksli senetler gibi dövizin ateşini alması sonrası talep toplamaya başladı. Ancak Gelire Endeksli Senetler şimdiye kadar beklenen etkiyi yaratabilmiş değil.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı, gelire endeksli devlet iç borçlanma senedi, sadece gerçek kişilere sunulacak. Geliri yüksek kurumlara endekslenen senetlerin çıkarılmasındaki amaç, TL üzerinden yatırım yapılmasının sağlanması ve dövize alternatif güvenli yatırım araçları üretilerek Türk Lirası’nın değerinin korunmaya çalışılması.
GES’lerin getirileri, Devlet Hava Meydanları İşletmeleri (DHMİ) ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nden (KEGM) bütçeye aktarılan hasılat paylarına endeksli olacak. 24 Haziran'da yatırımcıların hesaplarına aktarılacak senetler, dönemsel bazda yatırımcısına yüzde 5,32 oranında getiri sağlayacak. GES'lerin yıllık bileşik getiri oranı ise yüzde 23,04 olacak. Yatırımcıya 6 ay vadeyle sunulan senetlerde üç ayda bir kupon ödemesi yapılacak. Senetlerin ilk kupon ödeme tarihi ise 23 Eylül olacak.
Gelire endeksli senet, dövize göre risksiz bir yatırım olmakla beraber, dövizden fazla gelir sağlayacak mı belli değil. GES’lerin endekslendiği kurumlardan biri olan DHMİ ile ilgili olarak  Sivil Havacılık eski Genel Müdürü Oktay Erdağı, sosyal medya hesabından aşağıdaki  paylaşımı yaptı:
“Gelire Endeksli Senetler (GES) DHMİ’nin gelirlerine endeksli olarak piyasaya sürülecekmiş. Oysa ki DHMİ’nin gelir getiren, karlı tüm havalimanları özelleştirildi.”
Kur korumalı mevduat hesapları gibi, gelire endeksli senet uygulaması da ekonomik çıkmazı çözmüyor. Bu tür geçici önlemler ekonominin kötüye gidişini sadece çok kısa bir süreliğine yavaşlatmaya yetiyor. Her iki yöntem de hazineye ek yük getirmekten başka bir sonuca ulaşabilmiş değil. Nitekim mevduatlara ilişkin hiçbir işlem, dar gelirlinin mutfağındaki yangını söndürmeye yetmiyor.