Şöyle kabaca hesapladım, evet 6 ay civarı bekletilmiş bir yazı.
Öyle gerekiyordu, zira konunun muhatabına öyle demiştim;
-Gerektiği kadar bekleyecek, sonrasında köşemde hatırlatacağım Hocam!..
Okumuşsa, okuyorsa tam bu noktada “en ünlü hoca”nın, hafiften meraklanacağına adım gibi eminim!..
-Dur bakalım, ne hatırlatacakmış bana?..
Uzatmadan söyleyeyim ki, Hoca “Yılmaz Hoca” değil, yerelde olduğu kadar genelde de ünlü bir başka Hoca.
-Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı!..
Severim kendisini.
Temsil ettikleri pozisyon ve görev gereği diğer hemen tüm siyasetçileri sevip-saydığım gibi.
Kendisine yönelik fazlalık, babacan tavrı ve çevresine bunu yansıtması. Aynı zamanda “dobra” bulurum kendisini. En azından ben, yanılmadığımı düşünerek öyle algılamışımdır…
Geciktirilmiş yazı konumuz da öyle bir dobra sohbetin ürünü…
Bir ziyaretten notlar…
Sayın Avcı Kasım seçimlerinin hemen ertesinde kendi ifadesiyle “teşekkür ziyaretinde” bulunmuştu Gazeteciler Cemiyetine. Haberci Arkadaşlar, alacaklarını alıp ayrıldıktan sonra Yılmaz Karaca ve Bülent Özyazıcı ile bir süre daha devam etmiştik söyleşmeye…
Yeniden Milli Eğitim Bakanlığı kesin olduğundan, Bakanlığının “Eskişehir’i ilgilendiren önemli konusunu” atlamak olmazdı;
-Hoca ne oldu şu 3. Üniversite konusu, hangi aşamada?..
Seçim sürecinden çıkılmış, doğal olarak öncesindeki “vaatler sürecinde” de ilgilenen seçmenle paylaşmıştı konuyu. Olumlu ifadelerle özeti;
-Eskişehir’e 3. Devlet üniversitesi gerçekleşecek!..
Daha önceden birkaç kez ifade ettiği gibi “Teknoloji Üniversitesi” özelliğinde tasarlanacak / yasalaştırılacak bir üniversite… Bize de aynı doğrultuda beyanlarda bulundu. Mealen şöyle;
-Hüsnü Bey yasa taslağı hemen, hemen hazır. Arkadaşlar son rötuşları yapıyor. Meclis çalışmaya başladığında gündeme girecek ilk konular arasında bulunuyor.
Anadolu’yu bölmeden…
Herhangi bir devlet üniversitesinin kurulmasına ilişkin yasa önerisinin üç-beş klasik maddeden ve bir o kadar teklif sahibi imzadan ibaret olduğunu bilmeme karşın “son rötuşlara” pek takılmadım. Sadece bizim kamuoyunun hassas olduğu bir konun altını çizmek istedim;
-Anadolu Üniversitesi’nin (her anlamda) bölünmesiyle gerçekleşmeyecek değil mi Hocam?..
Kesin bir ifadeyle “hayır” deyip devam etmişti;
-Ancak oradan, Osmangazi’nin kadrolarından takviyeler yapılacak elbet…
Elbette ki. Yakın, kardeş kurumlardan destek almaktan daha mantıklı ne olabilir ki. Bu arada ayaküstü kampus alanıyla ilgili de merakımızı aktardık. O konuda da çok haklı olarak spekülasyonlara alan bırakmamak adına “düşündüğümüz birkaç yer var” demekle yetinmişti.
Eskişehir ahalisinin, akademik çevrelerin beklentisi hele bir resmileşsin, yer konusu nasıl olsa ortak akıl ile çözümlenir.
Şu Urfa’nın madalyası!..
Evet, 6 ay ertelenen yazının konusu buydu,
-Eskişehir’e 3. Devlet üniversitesi meselesi!..
Biliyorum, o 6 ayın içinde başta başkanının seçilmesi, meclis organlarının oluşturulması gibi öncelikler yer alıyordu. Hükümetin kurulması ayrıca…
Nereden baksanız iki ay böyle geçti. Araya kısa tatillerle, seçimler nedeniyle ertelenmiş bütçe dönemi de girince, biz de “Nabi Hoca’ya” hatırlatmamızı öteleyip durduk. Bir de şu “terörle mücadele” konusunun hükümetin başını ağrıttığını biliyorduk.
Değer yandan, Meclisin yasama dönemlerindeki önceliklerini belirlemek kuşkusuz haddimiz değil. Torba yasalar var, halkın benzetmesiyle;
-Çorba yasalar da!...
İşte bu noktada Eskişehir ahalisinden ilgili kesimin bana ilettiği bir soru da var sayın Hocam;
-Bizim üniversitenin yasası, Urfa’ya İstiklal Madalyası veren yasadan daha mı önemsizdi?...
***
“Ehem-i, mühime tercih” etmek gibisinden bir mecburiyet olmazsa, yarın devam ederiz…