Kamuoyunda “Barış bildirisi” olarak bilinen bildiriye Anadolu Üniversitesi'nden de çok sayıda akademisyen imza atmıştı. Bu akademisyenlerden 21'i 5 Ağustos 2016 tarihinde açığa alınmıştı. Anadolu Üniversitesi yönetimi 30 Eylül tarihine kadar açığa alınan akademisyenlerden 9'unun da sözleşmesini yenilemedi.

Özetlersek, işsiz bırakıldılar...

İmzacı akademisyenler, bu sayının artmasından endişeli olduklarını dile getiriyor...

Sözleşmesi yenilenmeyen iki akademisyen Çevre Mühendisliği Fakültesi öğretim görevlisi Doç.. Dr. Ozan Devrim Yay ve Eğitim Fakültesi Öğretim görevlisi uzman Dr. Murat Yıkılmaz, son süreç ile ilgili bir mektup göndermişler ve kafalarına takılan Özetleyerek kamuoyunun ve üniversite yönetiminin dikkatini sunuyorum:

1-Soruşturma dosyalarımızı YÖK’e gönderdiğinizi ve son kararı YÖK’ün vereceğini ifade etmiştiniz. YÖK’ün kararını beklemeden sözleşmelerimizi yenilemeyerek bizi üniversiteden attınız. Dolayısı ile çıkacağına inanmadığınız bir cezayı kendiniz hukuksuzca tesis etmeye mi çalışıyorsunuz?

2-Açıklamanızda açığa almanın en fazla üç ay süreceğini ve YÖK o tarihe kadar bir karar vermezse yasa gereği bizi görevimize başlatacağınızı söylemiştiniz. Şu halde 5 Kasım itibariyle YÖK bir karar vermezse ya da ihraç dışında bir karar verirse bizi göreve başlatmanız gerekmiyor mu?

3-15 Temmuz öncesinde sözleşmesi yenilenen arkadaşlarımız oldu. 15 Temmuz’dan sonra ne değişti de böyle bir uygulamaya yöneldiniz?

4-Üniversitenin öğrenci sayısı artarken, pek çok çalışması, projeleri ve akademik birikimi olan akademisyenleri hangi makul ve haklı gerekçelerle işten attınız? Geride kalan akademisyenlere iş güvencelerinin iki dudağınızın arasında olduğunu mu göstermek istiyorsunuz?

5-Kısacası sayın rektör, bizi hangi meşru ve haklı sebeplerle ve hangi değerleriniz icabınca işten attınız?

--------------

POLEMİKLİ GÜNLERİ

ÖZLEMİŞTİK!

3-4 gün önce İHA'nın geçtiği bir haber tüm gazetelerde yer aldı...

2 Eylül Kampüsü'ne giden öğrencilerin çektiği ulaşım sıkıntısı “Kırmızı 4 Çilesi” ile gazetelerin çoğunda yer aldı.

Fotoğraf sıkıntıyı anlatmaya yetiyor da artıyordu bile...

İşte bu fotoğraftan hemen sonra AK Parti il Başkanı Dündar Ünlü, sosyal medyadan açıklama yaptı:

-Büyükşehir Belediyesine 100 otobüs alınması yetkisini verdik, hala alınmadı!

CHP il Başkanı Sinan Özkar boş durur mu? Dün oldukça uzun yazılı bir açıklama yaparak, otobüslerin alımının gecikmesinin AK Partili Meclis üyeleri olduğunu söyledi...

Tam Yenikapı ruhu derken...

Eskişehir siyasetinde sular duruluyor, derken...

Hizmet için el ele, derken...

Bildiğimiz eski polemikli günler birden bire geri döndük...

-------------------

EKŞİ'YE BAŞARILAR!

Süleyman Ekşi, Eskişehirlilerin yakından tanıdığı, bildiği sevdiği bir bürokrattı...

ESKİ'de daire başkanıydı...

Sonra Odunpazarı Belediyesi'nde Başkan Yardımcısı oldu.

Belediye başkanları değişti. Ekşi'nin Kazım Kurt'la birlikte çalışacağı sanılıyordu. Ancak, bilikte çalışamadılar...

Süleyman Ekşi, “atıl durumda kaldı”

Beklemeye başladı...

Kültür ve Tabiat Varlıkları koruma Kurulu Müdürlüğü'ne atandığını öğrendik...

Eskişehir'i tanıyan ve bilen bir isim...

Şehrin sinir uçlarını, hassasiyetlerini iyi biliyor...

Soyadı “Ekşi” olsa da, dünya tatlısı bir insandır Süleyman Ekşi...

Yeni görevinde kendisine başarılar diliyoruz...

MUTLUYSAK!

Rufus Wainwright şöyle yazmış:

-Mutlu olmak için uğraş vermelisiniz. Mutluluğa, iş, para ya da aşkla ulaşılmaz. Mutluluk sizinle kendiniz arasında bir meseledir.

Bir çoğumuz bu cümlelerin ne kadar doğru olduğunu birbirimize söyleyebiliriz.

Albert Camus ise mutluluk konusuna farklı yaklaşıyor:

-Bir insanın tek başına mutlu olması utanılacak birşeydir.

Şöyle etrafınıza, ülkenize ve dünyaya bir bakın...

Ne kadarımız mutlu...

Herkes tek başına bir mutluluk peşinde koşuyor. Yakaladı mı, herkesin mutlu olduğunu sanıyor...