"Kapitalistler arasındaki rekabetle birleşen kâr güdüsü, sermayenin toplanmasında ve kullanılmasında dengesizliğe yol açar; bunun sonucu da tehlikeli ekonomik çöküşlerdir. Sınırsız rekabet inanılmaz bir emek israfına ve toplum bilincinin felce uğramasına yol açar. İnsanların bu şekilde felce uğratılmasını kapitalizmin en kötü yönü olarak kabul ediyorum. Bütün eğitim sistemimiz bu kötülüğün acısını çekiyor. Öğrenciye, abartılmış bir rekabet hissi aşılanıyor ve açgözlü bir başarı tavrı, mesleki geleceğine hazırlık olarak görülüyor." diyor, Albert Einstein.

Sermayenin belli noktalarda toplanması ve kullanılmasının yol açacağı dengesizlikler ve ekonomik çöküntülerin başlıca sebeplerini, bu başlık altında toplayan ünlü teorik fizikçi ve bilim adamı, 70 yıl öncesinden bu güne ışık tutmuş.

Küresel sermaye genişledikçe üretici her geçen gün daha da kan kaybediyor.
Tarladan, bağdan, bahçeye, tavuk çiftliğinden süt çiftliğine kadar en küçük tatlı imalathanesinden, organik ürünler üreten mini işletmelere kadar liste uzayıp gider.

Durumu bir örnekle somutlaştıracak olursak; sabah akşam sofralarımızdan eksik etmediğimiz süt ve süt ürünlerinin yemek masasına gelene kadar geçirdiği aşamalar aşağı yukarı şu şekildedir.

Süt üreticisi, sütünü sağdıktan sonra küçük tanklara sahip kooperatiflere veya aracılara pazarlar.
Onlar da karlarını ekleyerek, sanayicilere satar.
Bazı süt sanayicileri ise aynı zamanda yem üreticisidir.
Yemlerini kullanan üreticinin sütünü satın alırlar.
Kısaca çark böyle dönüyor.
Sanayici sütleri işler ve ambalajlar.
 Sonra tekkeleşen gıda sektörü ve perakendecilere satar.
Bu şirketler, kurmuş oldukları geniş dağıtım ağlarıyla ülkenin en ücra köşesine kadar dağıtımını gerçekleştirir.

Buraya kadar her şey normal gözükse de asıl sorun, ürün son tüketiciye ulaştığında ortaya çıkıyor ve en büyük bedeli tüketici ödüyor.

Bu sadece süt ürünlerinde değil, büyük bir markete girdiğinizde, binlerce ürünün bir arada olduğu ve hepsinin serüveninin benzer olduğunu düşününüz. 

Hal böyleyken bir ürün, üreticiden tüketiciye gelinceye kadar katlanarak fiyatlanır. 

Eğitimsiz ve doyumsuz insanların her yolu her koşulu mubah saydığı yada kapitalist dünyanın küresel şirketleri en büyük rolü oynamaktadır.

Sonuç olarak bir ürünün başlangıç noktasından son tüketim noktasına kadar ki yolculuğunda, kaymağı kim yiyor sorusunun cevabını okurlarımızın takdirine bırakıyorum.