Eğitim ve sağlık konusunda model geliştirip sonra da kısa sürede vazgeçen bir ülke olmaya devam ediyoruz.

Bu kez de benzer şekilde bir eğitim reformu haberi Başbakandan geldi.

Başbakan, “2019 yılı sonuna kadar tam gün eğitime geçileceğini” açıkladı.

Devamında; “Tekli öğretim olacak.

Okul öncesi eğitimi zorunlu hale getireceğiz.

Türkiye’de yabancı dil bilme oranı diğer ülkelere göre istediğimiz düzeyde değil.

4+4+4 sisteminde ilk 4’ten sonraki 5. yıl, yabancı dil eğitimi mecburi hale gelecek” dedi.

Söylenenler, ilk anda güzel bir hayal gibi düşünülebilir.

Ancak, eğitim çevrelerinde gerçekçi bir hedef olmadığı konusunda yaygın bir değerlendirme var.

Olumsuz görüşlerin ortaya çıkmasındaki belli başlı nedenleri ise şöyle sıralamak mümkün.

DERSLİK SAYISI YETERSİZ

Başbakanın söylediği eğitim modelinin yaşama geçirilmesi için önümüzdeki üç yıl içinde 140 bin yeni dersliğe ihtiyaç olduğu hesaplanıyor.

Bilindiği gibi, büyükşehirlerde, nüfus yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde derslik yetersizliği nedeniyle ikili eğitim çok yaygın.

Yeni derslik sayısında büyük bir artış olmadan tekli eğitime geçmek hayaldan öteye geçmiyor.

ÖĞRETMEN SAYISI YETERSİZ

15 Temmuz darbe girişiminden sonra 28 bin öğretmen ihraç edildi.

11 binin üzerinde öğretmen açığa alındı.

Kamudan ihraç edilen ve emekli olanlar da düşünüldüğünde öğretmen açığının kapatılması çok zor görünüyor.

Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen açığını sözleşmeli ve ücretli öğretmenle kapatmaya çalışıyor.

Sadece bu yıl için yani ikili eğitim devam ederken 120 bin yeni öğretmen ataması yapılmasının gerekli olduğu belirtiliyor.

Tekli eğitimde bu açık nasıl kapatılacak?

5. YILDA YABANCI DİL EĞİTİMİ İÇİN YETERLİ SAYIDA İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ YOK

Şu anda bile yeterli sayıda İngilizce öğretmeni yok.

Dersler boş geçiyor ya da İngilizce eğitim veren kurumlardan mezun olan ücretli öğretmenlerden öğretmen açığı kapatılmaya çalışılıyor.

Mili Eğitim Bakanlığının verilerine göre bugün itibariyle 14 binin üzerinde ingilizce öğretmenine gereksinim var.

Durum böyleyken önümüzdeki üç yıl içinde yeterli İngilizce öğretmeni istihdamı nasıl sağlanacak?

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE TEMEL BİR POLİTİKA YOK

Din referanslı eğitim hedefi için, çocukların kişiliklerinin belirginleştiği dönem olması dolayısıyla okul öncesi eğitim büyük önem taşıyor.

Dini cemaat ve vakıfların da bu alana ağırlıklı olarak yönelmesi tesadüf değil.

Okul öncesi eğitime çok önem verildiği ve zorunlu olacağı belirtilmesine rağmen bugüne dek önemli adımlar atıldığını söylemek çok güç.

Okul öncesi eğitimin tekli hale gelmesi için de mevcut derslik ve öğretmen sayısının iki katı oranında arttırılması gerekli.

Konteyner ve baraka yapmanın okul öncesi eğitimde gerçekçi bir girişim olamayacağı ise çok açık.

Eğitimde sorunlar sayılamayacak kadar çok.

Bu karmaşa içinde “Tam gün eğitim” kulağa çok hoş geliyor.

Bu hayalin gerçekleşmesi için;

Bütçeden eğitime ayrılan payın çok ciddi bir biçimde arttırılması,

Yap-boz anlayıştan vazgeçilerek eğitimde istikrarlı bir devlet politikasının izlenmesi gerekli.

Diğer yandan, eğitimde (ikili ya da tekli) laik, demokratik, çağdaş değerlerden uzaklaşılmaması gerektiğini tartışmaya bile gerek yok.