Yaklaşan yerel seçim nedeniyle siyasi gündem oldukça yoğun bu bağlamda kamuoyu Belediye Başkanı adaylarının isimlerine odaklanmış durumda.

Bu süreçte kapalı ya da açık biçimde sürdürülen partiler arası görüşme trafiği ise tam da ‘siyaset mühendisliği’ denilebilecek örnekleri sergiliyor.

Aday listelerinin Yüksek Seçim Kuruluna teslim edileceği tarihe kadar farklı iş birlikleri ya da ayrışmalar gündeme gelebilir.

Bu dönemde yerel seçim ve düşük maaşlar nedeniyle geçim zorluğu yaşayan emeklilerin sorunları dışındaki konular ise ne yazık ki gündemde yer bulmuyor.

Bazı başlıklar da çok kısa süre içinde unutulup geçiyor.

Örneğin kısa bir süre sonra 6 Şubat depreminin yıldönümünde bir veya iki gün deprem konusunun konuşulacağını ve sonra gündemden düşeceğini tahmin etmek güç değil.

Toplantılar, etkinlikler, basın açıklamaları ve siyasilerin nutukları ile felaketin yıl dönümü geçiştirilmiş olacak.

Aradan geçen bir yıldan sonra hala çadırlarda yaşamak zorunda kalan depremzedelerin barınma ve güvenlik sorunları, bölgedeki eğitim, sağlık hizmetindeki eksiklikler gibi problemler çözülmeyi bekleyecek.

Diğer yandan asıl olan yasama faaliyetine ek olarak araştırma konusunda da görevleri olan TBMM’nin halkın gerçek sorunlarını görmezden geldiği, güncel politiğe göre yönlendirildiği bir dönemi yaşıyoruz.

Bu bağlamda yeni bir örnek ortaya çıktı.

Depremde kaybolan çocuklara yönelik araştırma önergesinin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi için verilen grup önerisi AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

Bu köşede çok kez yazdığım ‘depremdeki kayıp çocuklar’ konusunun araştırılması iktidar tarafından reddedildi.

Önerge sıradan bir öneri değildi ancak iktidar kanadında ciddiye alınmadı.

Depremde kaybolan çocuklar sorunu ile ilgili kitlesel eylemler yaptık ve her seferinde Bakanlığın böylesine önemli bir sorun ile ilgili açıklama yapmasını istedik.

Bazı çocukların istismar edildiği, kaçırıldığı yolundaki basında yer alan haberler ne yazık ki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yeterince araştırılmadı, sorular yanıt bulmadı.

Depremden sağ kurtulan refakatsiz çocukların bazı tarikat ve cemaatlerin yurtlarına yerleştirildiği yolundaki iddialar tam olarak aydınlatılmadı.

Kurulan ihbar hattına gelen bilgiler sonrasında bulunan çocuk oldu mu, yeterli bilgi verilmedi.

Kısa bir süre sonra birinci yıl dolduğunda çocuklar ‘kayıp statüsünden’ çıkarılacak.

Oysaki aileler hala umutla çocuklarının durumu ile ilgili bilgi bekliyor.

Aileler bir yıla yaklaşan süre içinde çalmadık kapı bırakmadılar, çocuklarının akıbetini öğrenme çabası içindeler.

Böylesine büyük bir felaket sonrasında bulunamıyorsa da çocukların kayıp olma durumuna dair hukuki süreçlerin başlatılması gerekli.

İnanılır gibi değil.

Depremde kaybolan çocuklar hayatta mı, kaçırıldı mı ya da insan ticareti yapan yapıların elinde mi sorularının araştırılması istenmedi.

TBMM’deki iktidar partisinin milletvekillerinin böylesine önemli bir konuda kayıtsız kalması hangi vicdana sığar, anlamak mümkün değil.

Yorumu siz okuyuculara bırakıyorum.