Her gün yeni şehit haberleri ile sarsılıyoruz.

Ülkemizin güney doğusunda terör nedeniyle binlerce insan evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Günlerdir devam eden sokağa çıkma yasakları bölgede yaşayanları günlük ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale getirmiş durumda.

Çatışmaların arasında kalan siviller, çocuklar, bebekler ölüyor.

Durum bu kadar ciddiyken,

İktidar sahipleri,

Terör sorunuyla uğraşıyormuş gibi görünerek konunun etrafında dolaşmaya devam ediyorlar.

Diğer yandan, “Başkanlık Sistemi” diye tutturanların da gözlerini başka bir şey görmüyor.

Sistematik bir biçimde sanki başkanlık sistemi olursa bu ülkedeki bütün sorunlar yok olacakmış gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor.

Bu amaçla yandaş medya görev başında.

Gazeteleri ve televizyonlarıyla parlamenter sistemin nasıl tıkandığını anlatma derdindeler.

Özetle, Haziran başından bu yana içimizi yakan kan, gözyaşı ve acıya karşın yürütmenin başındakilerin gündemi ne yazık ki bambaşka.

Örneğin, Başbakan geçtiğimiz gün yaptığı bir konuşmada,

Doğum yapan kadınların bütün hizmeti, vatani hizmet sayılmalıdır.”

Çünkü, bizim için doğum yapan kadın hem mübarek annelik görevini yerine getiriyor hem de aslında vatani bir görev yapıyor” dedi.

Yine,

Kadın bedeni üzerinden yürütülen siyasetin bir örneği karşımızda.

Bu kez üstüne bir de milliyetçilik sosu katılmış.

Milli konuların bu derece hassas biçimde gündemde olduğu bir dönemde zamanlaması manidar bir açıklama.

Kadın, doğurarak vatani görev yapıyormuş.

18. yüzyılda gündeme getirilen biyo iktidar siyaseti, bizde 21. yüzyılda deyim yerindeyse tam gaz devam ediyor.

Doğurmayı vatani hizmetle eşitleyen tezden yola çıkarsak,

Sormak gerekli.

Doğur(a)mayan kadın vatan haini mi?

Üç çocuk yetmez, beş çocuk doğur” baskısından sonra gelinen yere bakın.

Bu gerici anlayışa göre kadın, erkekle eşit bir varlık olamaz.

Kadın, erkeklerin emrindeki bir üreme makinası olarak görülüyor.

Doğurabildiği kadar doğursun.

Doğursun da vatana hizmet etsin.

Diğer yandan, doğurma görevi ile yüklenen annenin eğitimine gelince aynı duyarlılık söz konusu değil.

Okula gitmese de olur.

Kadının sağlığını da düşünmeye gerek yok.

Çocuk yaşında evlendirilsin, erken yaşta doğum yapmaya başlasın, çocuklarıyla birlikte büyüsün.

Kürtaj yasak.

Kahkaha atması bile uygun olmaz.

Evden dışarı çıkmasın.

Hatta hamileyken sokağa çıkması terbiyesizliktir, evde çocuklarını büyütsün.

Çok mutlu olduğu basına yansıyan fotoğrafından belli olan Başbakan, konuşmasının sonunda çok çocuk doğuran kadınlara getirilecek esnek çalışma düzenlemesi için “Hayırlı uğurlu olsun” demeyi de ihmal etmemiş.

Hayırlı uğurlu olsun (!)