Bu başlığa neden yer verdiğime geçmeden önce gerçek hikayelerden bahsedeyim.

ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Desteklem Derneği) olarak 27 yıldan bu yana eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanamayan öğrencilere burs vererek yaşamlarına katkıda bulunmaya çalışıyoruz.

Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki Şubelere gelen başvurular değerlendirilerek ekonomik güçlük, başarı durumu ve çağdaşlık potansiyeli dikkate alınarak belirlenen üniversite ve ilk, orta öğretim kırsal kesim öğrencilerine karşılıksız eğitim bursu veriyoruz.

Bu kapsamda her yıl Eylül, Ekim aylarında yüzlerce başvuru arasından burs verilecek öğrencileri belirleyebilmenin vicdani baskısı ve ağırlığı ile zor günler yaşıyoruz.

Gençlerle yaptığımız görüşmeler aslında ağır ve acılı Türkiye tablosunu gözler önüne seriyor.

(İsimleri değiştirerek veriyorum)

Hakkari’den gelen, dersaneye gitmeden tıp fakültesini kazanmış 14 çocuklu ve hiç bir kayıtlı geliri olmayan ailenin kızı Ayşe,

Şanlıurfa’da babasının 3 bin TL’ye satarak evlendirmek istediği, düğününden kaçarak Jandarmaya sığınan, Çocuk Esirgeme Kurumuna yerleştirilen çocuk gelin olmaktan son anda kurtulan Zübeyde,

Babasının aynı köyde iki evi (kuması) olan küçük kardeşlerine sahip çıkma ideali ile yeni bir yaşam mücedelesine koyulan Merve,

Yakınlarını Soma’da maden kazasında kaybeden, yazın günde sadece iki saat uyuyarak bulduğu her işte çalışıp okul harçlığını ve ailesinin geçimini sağlamaya çalışan, yaşadığı bölgenin kaderini değiştirmek için maden mühendisliğinde okuyan Yusuf,

Annesi, babası epilepsi hastası olan kendisinde de anemi rahatsızlığı olduğu için özel beslenmesi gereken Melda’nın yokluk ve yoksullukla mücadelesi,

Doğuştan sinir zedelenmesi nedeniyle bacağı kesilen (ampüte), yeşil kartla tedavi masraflarını karşılamaya çalışan felsefe öğrencisi Ahmet,

Örneklerden sadece bir kaçı.

ÇYDD, işte hikayeleri böyle ve benzer olan ekonomik zorluk yaşayan gençlere küçük bir dokunuşla da olsa destek olmaya çalışıyor.

Yazının başlığına geri dönersek soruyu soran CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Mesut Kösedağ.

Nedeni, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, Florya’daki 15 bin metre karelik araziyi Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi Vakfına 25 yıllığına hiç bir bedel talep etmeden tahsis etmesi.

Dikkatinizi çekerim hiç bir bedel talep etmeden tahsis edilmiş.

Çok da neden aramaya gerek yok.

Vakfın yönetiminde Kadir Topbaş’ın yeğeninin eşi, AKP Erzurum Milletvekili, AKP’li Belediye Başkanları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bürokratları var.

Bu tür alanlar, Milli Eğitim Bakanlığına verilmesi gerekirken geçmişte FETÖ’ye tahsis edilme alışkanlığı ile yandaş vakıflara hukuksuz bir şekilde tahsis edilmeye devam ediyor.

Diğer yandan, Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yararına çalışan bir kurum olan ÇYDD’ye hiç bir zaman arsa tahsis edilmediği gibi makbuz karşılığı alınan çelenk bağışları nedeniyle çok büyük vergi cezaları ödemek durumunda kalınıyor.

Başlıktaki soruyu tekrar soralım.

Kamu yararına ve ülke ölçeğinde yaygın hizmet üreten, zor yaşamlara dokunan ÇYDD ve ADD’ye neden hiç arsa tahsis edilmedi?

Tahsiste tek ölçü, yandaşlık olunca…