Valilik, Odunpazarı Belediyesi, Odunpazarı Kaymakamlığı arasında bir zamandır süregeldiği anlaşılmakla birlikte gökten düşer gibi ortaya çıkan kriz kamuoyunda şaşkınlık yarattı;

-Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün mülkiyetinde, bizim Odunpazarı Belediyesi’nin kullanım amaçlı tasarrufunda Kurşunlu Külliyesi’nin zincirle mühürlenmesi!..

Sonrasında O ilçenin Belediye Başkanı Kazım Kurt’un olayı kamuoyuna duyurmak amaçlı başlattığı “tek kişilik” eylemi. Kuşkusuz bu kadarıyla sınırlı kalmayacaktı;

-Giderek yığınların katıldığı destek ve yerel gazetelerin manşetlerine uzanması…

Doğal olarak gazetelerin köşelerinden yansıyan tepkili yorumlar manşetlere eşlik etti. Kurumsal ve kişisel tepkilerle birlikte. Yani bir tür Eskişehir ayaklanması!..

Ünlemi koyduk ama, dikkat çekme amaçlı değil. Bize göre gerçekten çok daha büyük kitlesel tepkilere neden olabileceğini düşündüğümüzden. Sonucun ne olabileceğini de kestirebiliyorum;

-Kazandığını sanan tarafının çok şey kaybedebileceği bir olay. Kaybedenin ise tümüyle Eskişehir olması!

Burhan Sakallı döneminin katkısı.

Olayın ne olduğunu, anlık gelişmelere dayanarak yorumlamaya çalıştım. Yine de özetlemeye çalışayım;

-Kira sözleşmesiyle 20 yılı aşkın süredir Odunpazarı Belediyesi’nin tasarrufunda olan tarihi yapı üzerindeki bu tasarruf hakkının sona erdirilmek istenmesi…

O hak; başlangıcından itibaren Doğruyol Partisi, Demokratik Sol Parti, Adalet ve Kalkınma Partisi, nihayet Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanları ve yönetimleri tarafından kullanıla gelmekte. Daha önemlisi de şu;

-Tarihi mekanın; AKP’li Belediye Başkanı Burhan Sakallı döneminde bizzat Belediye tarafından restorasyon amaçlı elden geçirilmesi, Eskişehir’in hizmetine sokulması, daha bir işlevsel hale getirilmesi.

Odunpazarı Belediyesi Nikah Salonu olarak kullanılması başta, çeşitli kültür ve sanatsal etkinliklere ev sahipliği eden bir mekan olarak Eskişehir halkının belleğinde yer etmeye başlaması gibi..

Adı üstünde “Külliye” hem de Anadolu medeniyetlerinden bugüne kalabilen özellikle ve önemli bir yapı. Eskişehir’in son yıllarda gelişen turizminin ilgi çeken yapılarından biri. Öyleyse Vakıfların “burayı boşaltın” isteğinin nedeni ne?..

Valilik ya da Belediyeler, ne fark eder ki?..

Nedenini, beklenmedik gelişmenin hemen ardından sayın Vali Güngör Azim Tuna’nın yaptığı açıklamanın özetinden anlıyoruz;

- Uzun zamandır takibimizde olan bir yer. Böyle bir yere Valiliğin de ihtiyacı var!..”

Epey zamandır “göz koyduğumuz” anlamına geliyor bu açıklama. Öyle olunca, Vakıflar Genel Müdürlüğüne başvurup, “Buradan Odunpazarı Belediyesinden arındırın bize verin” bastırmasından başka bir şey değil bu girişim. Aklıma gelen şu;

-Eğer, Büyükşehir yasası ile İl Özel İdaresi mülga olmasa bir parça mantıklı..

Zira o da, Valiliğin tasarrufundan bir başka yerel yönetim. Daha doğrusu “yönetim” idi. Öyle olmadığına göre “devlet bütünlüğü” anlayışı ile bir diğer yerel yönetim ayağı Belediyelerin kent halkı adına Külliyeyi kullanmasında ne gibi bir sakınca olabilir?..

***

Sayın Vali’nin “Bizimde ihtiyacımız var” açıklamasında görmedim ama, o ihtiyacı belirtirken “Çeşitli kültür etkinliklerimiz için uygun salon bulamıyoruz” türünden bir gerekçe ileri sürüyormuş. Kimse kusura kalmasın gerçekçi bulmadım.

Eskişehir’in Büyükşehir Belediyesi başta Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyeleri kültürel amaçlı o denli çok mekanın sahibi ki, her kuruma, yeter artar!.. Olayımıza denk gelen canlı örnek;

-Külliye’nin zincirlenerek mühürlenmesi anında, içeride Adnan Menderes orta öğrenim kurumu öğrencilerinin sergisinin de içeride hapsedilmesi!.. Uzatmayacağım;

-İllerde devletimizin başat temsilcisi Valiliğin ve bağlı kurumlarının herhangi bir etkinliğinde belediyelerden olumsuz yanıt alınır ise beni haberdar ediniz Sayın Vali.

Bir şey daha; hukukun uygulanmasıyla kazanan Vali Güngör Azim Tuna’dır..