AK Parti'nin önde gelen isimlerinden olan emekli Washington Büyükelçisi Murat Mercan, seçim sonuçlarının ardından tartışmak ve öz eleştiri yapmanın tam zamanı olduğunu söyleyerek il başkanı Gürhan Albayrak'a bir toplantı düzenlemesi talebinde bulunmuş.
***
Gürhan Albayrak bu çağrı karşısında seçim sonuçlarına yönelik bir toplantı düzenler mi düzenlemez mi bilemiyoruz.
Ancak.
Böylesine bir toplantı düzenlerse o toplantıda neler yaşanabileceğini çok iyi biliyoruz...
***
Muhtemelen toplantı yapılmasını ve öz eleştiride bulunulmasını isteyenler o toplantıda seçimin faturasını mevcut vekillere, yöneticilere ve adaylara çıkartacak ve “Beceremediniz” diye suçlayacak.
***
Vekiller, yöneticiler ve adaylar da onlara “Biz üç aylık bir seçim öncesi süreci geçirdik. Yüzlerce seçim çalışması gerçekleştirdik. Ama bu seçim çalışmalarında sizleri pek aramızda göremedik” diyerek, eleştirenleri eleştirecekler.
***
Karşılıklı eleştiriler yapıldıktan sonra “Seçimleri, seçmenimiz sandığa gitmediği için kaybettik. Ülke genelinde yaşanan durum Eskişehir'i de etkiledi. Yine de oylarımızı arttırdık” diyerek, aslında seçimi kaybedilmediği havasına girecek ve bir sonraki seçimin hesaplarıyla dağılacaklar.


***
O yüzden...
Böyle bir toplantıdan rasyonel bir sonuç çıkacağını, o toplantıda seçimin kaybedilmesine yol açan asıl  nedenlerin kesinlikle gündeme gelmeyeceğini biliyoruz.
***
Tavsiyemiz: 
AK Parti gerçekten seçim yenilgisinin nedenlerini anlamak istiyorsa, sonuç alınmayacak böylesine bir toplantı yapmak yerine Eskişehir'de bir anket yapıp seçmene “AK Parti ve adaylarına neden oy vermediniz?” diye sorması alacakları cevaplar ölçeğinde  daha gerçekçi olacaktır.
***
AK Partililer belki bu sayede AK Partililer, her ne kadar kabullenmeseler de, seçimleri hangi sebeplerden ötürü kaybettiklerinin gerçek nedenlerini bizzat seçmenlerin ağzından duymuş olur.

YARATTIKLARI CANAVAR SONUNDA KENDİLERİNİ YEDİ.

İktidar kamu kurumlarını baskı altına almış durumda.
Hal böyle olunca, iktidara mensup aktörler başta olmak üzere iktidara yakın sendikalar, Oda'lar, Dernekler, Vakıf, cemaat ve tarikatlar ise kamu kurumlarında işe alımlardan görevde yükselmelere hatta ihalelere kadar her türlü konuda resmen at oynatıyor.
***
Hal böyle olunca kurumların başında olan yöneticiler de yerlerini koruma adına, iktidar kanadından gelen olur olmaz her türlü talimata “Evet” diyerek, istekleri anında ve  itina ile yerine getiriyor.
***
Gelinen noktada; iktidarda olanlar kamu kurumlarını adam ettiklerini zannederken, kurumların başında olanlar ise iktidarın bürokratı olmanın verdiği güven ile koltuğunu sağlamlaştırmanın keyfini yaşıyor.
***

Halbuki; tüm bu anlattıklarımız yaşanırken her iki tarafın da unuttuğu bir şey var...
İktidar, sözünden çıkmayacak ve her isteğini yerine getirecek kamu kurumları, bürokratlar da iktidarın her isteğini yerine getirecek bir yönetim anlayışı yaratırken HİZMET göz ardı ediliyor, unutuluyor!
***
Bir kamu kurumu ne kadar iktidarın parti binası gibi çalışsa da vatandaşa vermediği, veremediği ve geciktirdiği hizmet, aslında iktidardan bir şeyler kopartıyor.
Zira...
Vatandaş, kamu kurumundan alamadığı hizmetin faturasını o kurumdan çok o kurumu hizmet veremez hale getiren iktidara kesiyor.
***
Bu tespitin doğruluğunu son yapılan mahalli seçim sonuçlarının ortaya çıkmasıyla bir kez daha gördük.
Zira...
“Ben bu seçimde ilk kez iktidar partisine oy vermedim” diyenlerin neredeyse tamamı, bunun gerekçesi olarak çalıştıkları kurum ve kuruluşlardaki yönetim anlayışının çığırından çıktığını, liyakatsizlik ve partili kayırmacılığının tavan yaptığını dile getiriyorlardı.
***
Sonuç olarak:
İktidar, kurum ve kuruluşlarda bu yönetim anlayışıyla resmen bir canavar yarattı.
O canavar da seçimlerde önce iktidarı yedi.