CHP gibi köklü bir partide:
-Üyelerin söz ve karar hakkı sınırlı kalırsa.
-Parti içi yarış adil zeminde yapılmazsa.
-Eleştirilere kapalı bir yapı oluşursa, bu, partiye olan güveni ve motivasyonu da zayıflatır.
Nitekim zayıflatıyor da...
***
Eğer CHP:
-Gerçek anlamda ön seçimi yaygınlaştırırsa.
-Delege sistemi yerine doğrudan üye temsiline yönelirse.
-Liste belirleme yöntemlerinde şeffaflığa giderse, hem parti içi demokrasi güçlenir, hem de kamuoyundaki güven artar.
***
Halbuki CHP tüzüğünde:
Hakim huzurunda ön seçim ve çarşaf liste yöntemiyle aday belirleme
gibi daha demokratik yöntemler mevcut.
Ancak:
Tüzükte bu yöntemlerin "zorunlu" olarak uygulanacağı değil, "tercih edilebileceği" belirtiliyor.
Hal böyle olunca, parti yönetimi bu yöntemler yerine, çoğunlukla merkez yoklaması gibi daha merkeziyetçi aday belirleme yollarını tercih ediyor.
***
CHP yönetimi, özellikle seçim dönemlerinde:
-Adayların denetlenebilirliğini artırmak.
-Yerel ya da genel dengeleri gözetmek (cinsiyet, gençlik kotası, bölgesel temsil vb.)
-“Kazanabilecek” adayları belirlemek gerekçesiyle, biraz da işine öyle geldiği için merkezden müdahaleyi daha uygun görüyor.
***
Ancak bu yaklaşım her defasında:
Parti tabanında tepki oluştururken, parti içi demokratik kültürün zayıfladığı algısını besliyor.
Sonuç olarak:
CHP, parti içi demokrasinin işleyip işlemediğine yönelik her daim yaşadığı tartışmaları, tıpkı Eskişehir'de olduğu gibi kongre sürecinde yaşanan kavgaları sona erdirmek istiyorsa, tüzüğünde yer alan Hakim huzurunda ön seçim ve çarşaf liste yöntemiyle aday belirleme yöntemini bir tercih olmaktan çıkartıp, bir zorunluluk haline dönüştürmeli.
***
Aksi takdirde, partide koltuk sahiplerinin koltuklarını korumak, karşılarına dikilenlerin de “Kalkın biraz da biz oturalım” mücadelesi bitmeyecek.
Bunun da partiye bir gram faydası olmayacak.
Tıpkı bugüne kadar olduğu gibi..
Chp (7)

EMEKLİ OYLA MEMNUN ETTİ YA...

Şairin biri, zengin bir adama giderek büyük iltifatlarda bulunmuş...
Zenginin keyfi, keyiflendikçe keyiflenmiş ve “Yarın gel de sana biraz para vereyim” demiş.

***

Şair ertesi gün sabah, zenginin kapısına dayanmış.
Zengin “Neden geldin sen?” diye sorunca, “Dün bana para vereceğini söylemiştin ya; onun için geldim” demiş şair.

***

Bunun üzerine zengin adam gülmüş: “Amma salaksın ha! Sen önce sözle beni memnun ettin, ben de aynı şekilde seni sözle memnun ettim. Şimdi sana niye para vereyim ki?”

***

Fıkra sanki bugün emeklilerin düştüğü durumu anlatıyor.
Nasıl mı?
Fıkradaki şair yerine emekli koyun...
“Sözle memnun ettin” lafının yerine de “Oyla memnun ettin” lafını yerleştirin.
Niye para verilmediği zaten ortaya çıkıyor...

ONLARA SELAM DAHİ VERMEYECEKLER...

Bektaşi halkla hiç ilgilenmez, hatta kimseye selam vermez, devamlı içermiş.
Yine ayyaş ayyaş dolaşırken bir bilgeyle karşılaşır.
Bilge ona uzunca nasihat eder, insanlara selam vermenin ne kadar önemli olduğunu anlatır.

***

O günden sonra Bektaşi, keçi görür selam verir, ağacı görür ona selam verir, havada uçan kargaya selam verirmiş.

***

Yoldan geçmekte olan değirmenciyi görür, ona da selam verir ve "Beni değirmenine götür; un nasıl olur merak ediyorum" der.
Değirmenci kabul eder ve değirmene giderler.

***

Bektaşi, değirmenin kapısına selam verir ve incelemeye başlar; incelediği değirmenin her parçasına selam verir.

***

Dönmekte olan değirmen taşı dikkatini çeker ve selam vererek incelemeye başlar; bu arada ceketi, un öğütmek için dönen taşların arasına sıkışır. Ceketini çeker, lakin gücü yetmez ve yere düşer. Ezilip ölmekten canını zor kurtaran Bektaşi:
-"Bundan sonra dönenlere selam verenin taa..." diye basar küfrü...

***

O günden sonra da dönen, canlı, cansız hiçbir şeye selam vermez.

***

Siyasette, partisine verilen oylarla yıllardır koltuklarda oturan ama korkudan ya da menfaati icabı ilk fırsatta seçildikleri partiden istifa ederek kendilerini başka partilere atanlar var ya, şu sıralar...
İşte o insanlara, her ne kadar gittikleri partide yalandan da olsa itibar gösterilse de, büyük bir çoğunluğun o insanlara tıpkı Bektaşi'nin yaptığını yapacağından kimsenin kuşkusu olmasın...

***

Selam vermeyecekler, selam!

T R A N S F E R-14