Eskişehir merkezinin tam ortasından geçen demiryolu hattı yeraltına alınınca, üzerinde doğal bir bulvar oluştu.

***

İşte bu bulvar üzerine DDY tarafından yapılan düzenleme, yapıldığı günden bu yana ne beğenildi ne de bulvar ile ilgili şikayet ve yakınmalar bir türlü bitmek bilmedi…

***

Zira…
“Hatboyu” ismi ile anılmaya başlanan ve adeta betonla kaplanan bulvarda, ne aydınlatma lambaları doğru çalıştı ne de çöpleri toplanıp temizliği yapıldı.
Süreç içinde bulvar üzerindeki malzemeler kırılmaya, dikilen ağaçlar da kurumaya başladı.

***

Sonuç olarak,
Eskişehir’in vitrini olan bir bulvar bir türlü perişanlıktan kurtulamadı.

***

Buna rağmen bulvar üzerinde mülkiyet hakkı bulunan DDY, siyasetin de telkiniyle, sırf CHP’li olduğu için bir türlü bulvarın bakım, onarım ve temizliğini belediyelere devretmeye yanaşmadı…

***

Şimdi, sürekli şikayet ve yakınma konusu olan Hatboyu’nun bu halinden kurtulması için yeni bir formül bulunmuş.

***

Bulunan formüle göre, 1.600 metre uzunluğundaki bulvar üzerine “Sanat Sokağı” benzeri bir düzenleme yapılacak. Bu yeni düzenleme ile belirli aralıklarla ticari mekanlar eklenecek; ihale ile bu mekanları işletme hakkını alan müstecirler, aynı zamanda bulvarın bakım, onarım ve temizliğini de üstlenecekmiş…

***

Söz konusu düzenlemenin gerçekleşmesi için belediyelerin, özellikle bulvar üzerine konulacak ticari mekanlar için izni ve gerekli imar düzenlemesini yapmasının gerektiği ifade ediliyor…

***

Netice itibarıyla,
Hatboyu’nun “Sanat Sokağı” haline dönüşmesi ve sürekli yakınılan, şikayet edilen bir yer olmaktan çıkması için bir formül bulunmuş bulunmasına rağmen; bu formül hayata geçer mi, belediyeler bu formül doğrultusunda gerekli izin ve düzenlemeyi yapmaya yanaşır mı?
Hep birlikte göreceğiz…

Hatboyu-4

DÖRTBİR YANIMIZ İBRİKÇİLERDEN GEÇİLMEZ HALDE…

Adam, yabancı olduğu bir kasabada acayip sıkışır.
Tuvalet arar ama bir türlü bulamaz.
Sonra cami gelir aklına.
Her caminin müştemilatında mutlaka umumi bir tuvalet vardır.
Gözlerini havaya çevirir ve başlar minare aramaya.
Sonunda camiyi bulur.
Ardından da tuvaleti…

***

Boş kapısı açık iki kabin, kapının önünde birer su ibriği ve girişte, sandalyesinin üzerinde tünemiş, elinde sigarasını tüttüren tuvaletçi.
İbriklerden birini kapıp, kabinlerden birine tam dalarken tuvaletçi arkasından var gücüyle bağırır:
-“Bırak o ibriği! Diğerini al!”

***

Adamın tartışacak hali yoktur.
Bırakır elindeki ibriği, diğerini alır ve girer içeriye.
İşini halletmiş, rahatlamıştır artık.
Ellerini yıkadıktan ve parasını ödedikten sonra sorar:
-“Yahu arkadaş! Merak ettim, tuvalete girerken diğer ibriği alsaydım ne olurdu?”

***

İbrikçi mağrur bir ifade takınır önce.
Ardından sigarasından derin bir nefes çekip, sandalyesinde de şöyle bir kaykıldıktan sonra cevap verir:
-“Bir şey olmazdı! Su aynı su… Ama bırak da bizim de bu kadar forsumuz olsun yani!”

***

Apartman yönetiminden tutun da ülke yönetimine kadar aklınıza gelen ne kadar oda, dernek, vakıf, kurum ve kuruluş varsa, yönetmeleri için ya insanlara yetki verilir…
Ya da bazı insanlar yetkiyi kendileri üstlenir…

***

Yetki verilen insan liyakat sahibiyse, verilen yetkiyi de iyi kullanır.
Liyakat yoksa…
Yani, yetkiyi kendi üstlenmişse, işte o yöneticinin yukarıda anlattığımız ibrikçiden farkı yoktur…

***

Dahası…
İşin içinde liyakat yoksa, ibrikçilerin biri gider, diğeri gelir…
Yönetme adına yapabilecekleri tek şey; sonucu değiştirmeyecek ama egolarını tatmin edecek kararlardan ibaret olur.
Ne yazıktır ki, bugün etrafımız aslında yetkisi ve sorumluluğu olmayan, sadece forsu bulunan ibrikçilerle çevrilmiş durumda…
Bu da son derece can sıkıcı…

CHP'DE HANGİSİ DAHA NORMAL DEĞİL?

Cumhuriyet Halk Partisi'nde başlayan kongre süreci çerçevesinde yapılan delege seçimlerinde yaşananları biliyorsunuz…

***

Bir partili ve eşine, diğer partili birkaç isim tarafından saldırıldığı ve darp edildiği iddiası var.
Bir taraf böyle bir saldırının yapıldığını, diğer taraf ise böyle bir saldırı olmadığını ileri sürüyor.

***

Bir taraf, saldırı yapıldığını öne sürenler hakkında suç duyurusunda bulunurken; diğer taraf, saldırı olmamasına rağmen saldırı yapılmış gibi iddiada bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyor.

***

Sadece bu da değil; delege seçimlerinde belediye araç ve elemanlarının kullanıldığı için yargıya gidenler de var, yapılan delege seçimlerinin demokratik olmadığı için yargıya gidenler de.

***

Sonuç olarak…
Delege seçimleriyle birlikte CHP'de kavga-gürültü, suç duyurusu, dava başvurusu gibi ne ararsanız yaşanmaya başladı.
Bu yaşananlar normal değil!

***

Ancak…
Asıl normal olmayan, partide yaşananların CHP’lilerin çoğu tarafından “Kongre sürecinde bunların yaşanması gayet normal” denmesi ve “Zira bizim partide demokrasi, kıran kırana yarış var” diyerek kavga-gürültünün demokrasi gereği olduğunu ileri sürmesi…