Dünyanın farklı yerlerinde farklı örnekleri var bu müzelerin ama ben Minsk şehrindekini sevdim, hadi bakalım bu müze nasılmış bir inceleyelim.
“Sayın Ziyaretçilerimiz! Sayın dostlar!
 Biz sizi KEDİ MÜZESİ sitesinde selamlamaktan sevinç duyarız!
Kedi Müzesinde samimi kedilere rastlarsınız, bunun yanı sıra kedi konulu sanat eserleri (resim, grafik, heykel, fotoğraf) ile tanışacaksınız. Müzede gerek devamlı çalışan sergi, gerekse belli bir konuda yapılan geçici sergiler bulunmaktadır. Her bir ziyaretçi kedi konusunda kendi resmini resmederek (ziyaretçilere resim yapmaları için gerekli olan aletler sağlanmaktadır) bu resmini müze sergisinde sergileyebilir. Kedi Müzesinde bulunan küçük KEDİ KAFE’de bir bardak kedi kahve ve kedi çayı içerek zevk alabilirsiniz.
Bize misafir olup sanat eserlerini görün ve büyüleyici kediler olan bizlerle sohbet edin!”
     Böyle tanıtımları var web sitelerinde. Müze müdürü bir kedicik(!), “saygılarımla” diye bitirmiş bu tanıtımı..
     Kedi Müzesinin evsiz kedilere gerçekleştirdiği yardım programının açıklaması da şöyle:
“1. Müze çalışanları sokaklarda evsiz kedileri alıyorlar. Toplanan evsiz kediler veteriner muayenesi, aşı ve gerekli olan diğer prosedürlerden geçer, sonra müzeye yerleştirir. Sonrasında müze ziyaretçileri, gerektiği şekilde hayvana bakma taahhüdünü üstlenerek beğendiği kediyi evine alabilir.
2. Kedii Müzesi, giriş biletlerinin satışından elde edilen paranın bir kısmını merhametlik yardımı için kullanır. Söz konusu merhametlik yardımı kapsamında mama ve diğer gerekli eşyalar satın alınır ve ücretsiz olarak evsiz hayvanları koruma alanında faaliyet gösteren ticari olmayan teşkilatlara verilir.
3. Kedi Müzesinde yeni ev arayan kedilerin yer aldığı ve devamlı yenilenen katalog bulunmaktadır. Müze ziyaretçileri kataloga bakıp beğendiği dostunu seçebilir. Yardıma muhtaç olan hayvanlar hakkında elinizde bilgi varsa, söz konusu bilgiyi Kedi Müzesinin kataloğuna dahil edebilirsiniz.” 
Ve teşekkür yazısı; 
“Kedi Müzesi, hayvan mamalarını müzeye getirip ücretsiz olarak veren ziyaretçilere büyük teşekkür eder. Müze çalışanları bu mama ile Minsk şehrinin sokaklarında ve bahçelerinde yaşayan evsiz kedileri beslemektedir.”
     İşte gerçek KEDİ MÜZESİ’nin işlevi, amacı, bu olmalı, böyle olmalı. Bizim geçen hafta açılan kedi sanat evi elbette Yılmaz hocamızın da belirttiği gibi “kedi müzesi” değil, sadece Resim Sanatı’nın önemli isimlerinden Berna Türemen’in 50 yıldır dünyanın çeşitli ülkelerinden temin ettiği kedi tabloları, heykelleri, bibloları, oyuncakları ve çeşitli ev eşyalarından oluşan koleksiyonunun sergilenmesidir. Ne diyeyim bu da  bir şeydir. Ama keşke sevgili Belediye Başkanımız ve sanatçı Berna Türemen, hiç olmazsa, o naif canların öldüklerinde, sahiplerinin onları toprakla buluşturmak adına nasıl zorluklar çektiğini, dağ bayır uygun bir toprak parçası bulmak uğruna nelere katlandıklarını bilselerdi ve bu bağlamda kentimize bir güzel “hayvan mezarlığı” yapılması için harekete geçselerdi!..