İnsanı insan yapan beyin kısmı neokorteks dediğimiz en son evrimleşen bölümümüz olsa da ilkel beynimiz de bizle birlikte yaşıyor, onu kaldırıp atmadık, koruyoruz. Yani hayatta kalmayı amaçlayan, agresif ve cinsel dürtülerimizi saklayan bölümümüz hiçbir yere gitmiş değil, hala birlikteyiz. Bu eski beyin alanları üzerine bir kat daha çıktık. En son geliştirdiğimiz, en üstteki bölüm hayal kurmaya, geleceği düşlemeye, uygarlığı ve kültürümüzü yaratmamıza yaradı. Böylece “ilkel” olandan “gelişmiş” olana uzandı insan. Akılcılığı, mantıksal olmayı, ahlakı ve değerlerimizi bu sayede oluşturduk. Neokorteks geliştikçe insan yüceldi ya da kendini öyle sandı. Özellikle aydınlanma döneminden sonra, bilimsel devrimlerin ve modernizmin ışığı altında, insanın uygar ve rasyonel bir varlık olduğu argümanına tutkulu bir şekilde sarıldık. Hatta ilkel tarafımızı dışlayarak sadece gelişmiş bölümümüze tutunduk…
Oysaki son yıllarda yapılan araştırmalar insanın o kadar da rasyonel olmadığını gözler önüne seriyor. Karar verme ile ilgili yapılan araştırmalar duygu ve dürtülerimizin yaptığımız seçimlerde çok etkili olduğunu gösteriyor. Neokorteks büyük oranda bir beklenti alanı olunca, insanlık kanıtları olan şeylere inanmak yerine, inandığı şeylere kanıt arayan varlığa dönüşüyor. En akıllılarımızdan biri olan İmmanuel Kant bile “inanca yer açmak için bilgiyi sınırlandırdım” dememiş miydi? Baş tacı ettiğimiz beynimizin yanılgılara, kötü ve yanlış kararlar almaya çok yatkın bir organ olduğunu da unutmayalım. Dışarıdan aldığımız geri bildirimleri kendi düşünce, inanç ve fikirlerimize uygun olanlardan seçiyor, inandıklarımızdan ve düşüncelerimizden bizi saptıracak bilgilere erişimimizi bilerek ve isteyerek kapatıyoruz. İnsanlığa gerekli ve yararlı bilgilerden çok, dürtü ve duygularımıza hitap eden uyarıları almayı yeğ tuttuğumuz bilinen bir gerçek. İnsan aklı ile ilkelliğini birlikte barındıran bir karışım. Gelişmiş insan; barındırdığı ilkelliği dışlayan değil, onu tanıyan ve onun yerini doğru saptayıp uygun yere yerleştirebilen insandır demek daha doğru olsa gerek…