Uşak Eskişehir'e yakın bir kent.
Şu sıralar en büyük su sıkıntısı çeken illerin arasında yer alıyor.
***
Şehrin susuzlukla karşı karşıya gelmesinin nedeni, şehrin sınırları içinde yer alan ve Kanada'lı firmaya ait altın madeni.
Zira...
Uşak halkı 11 milyon metreküp su tüketirken, altın firması altın arama faaliyeti için kaynağından tam 12 milyon metreküp su tüketmiş.
***
Şehrin resmen suyunu tüketen Kanadalı firma tam 80 ton altın üretmiş.
Bunun karşılığında ürettiği altının sadece yüzde 5'ini Türk devletine bırakmış.
Neticede, Uşak'da 40 metreden çıkan su artık 400 metreden ancak çıkar olmuş.
***
Eskişehir sınırları içinde malum olunduğu üzere altın madenciliği yapılıyor.
Bunun yanı sıra, yeni maden sahalarının açılması için yoğun bir gayret de var.
Anlaşılan o ki, mevcut altın madenler kapatılmadığı, yeni altın madenciliğine de ruhsat verilmeye devam edildiği müddetçe, Uşak'ın bugün yaşadığı susuzluk ve kuraklığı Eskişehir'in de yakın bir gelecekte yaşaması kaçınılmaz olacak sanki...


1-586
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

İŞTE BÖYLE BİR SİSTEM DOĞDU...

Ülke bir anda Cumhurbaşkanlığı başkanlık sistemine geçti.
Sistemin işleyişinde ortaya çıkan aksaklıkları ve bu aksaklıkların ülkeyi soktuğu sıkıntıları bir tarafa koyun…
Söz konusu sistem, seçimlerde de oy oranının yüzde 50 artı 1 olması şartını getirdi.
***
İşte en kötüsü de bu oldu.
Zira 1 oy dahi kıymetli hale geldi…
Peki, 1 oyun dahi kıymetli olduğu bir seçim sisteminde seçimlere giderken ne olur?
Hemen söyleyelim…
öncelikle o 1 oyu almak için bir tarafta tehditler başlar diğer tarafta ise tavizler.
***
Yani…
Cemaatlerden tutun da sivil toplum örgütlerine kadar her türlü kuruluş “Hah! İşte şimdi benim oyuma ihtiyacın var. Benim söylediğimi ve istediğimi yapacaksın” diye üstü kapalı tehdit eder…
Beri yanda o oylar gitmesin diye tavizler verilir…
***
Birilerine vermiş olduğunuz her taviz, diğer bir kesimi sizden uzaklaştırır.
O 50 artı 1 oyu almak için, defalarca “Yapmam” dediğiniz şeyleri yapmaya başlarsınız…
Tıpkı Ayasofya’nın ibadete açılması gibi…
Gelen baskı üzerine, kendi imzaladığınız sözleşmelerden vazgeçme noktasına gelirsiniz.
Tıpkı İstanbul sözleşmesinde olduğu gibi…
***
O yüzden…
Cumhurbaşkanlığı başkanlık sistemi sadece teamülleri ve işleyişi bozmadı.
Seçim öncesi alışılagelmiş düzeni de bozdu.
1 oy uğruna, seçim öncesi tehdit ve tavizi literatüre soktu…

Bu yazıyı Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtiğimizin hemen sonrasında yaşanan olaylara tek tek şahit olduğumuzda kaleme almıştık.
2018 yılında uygulamaya başlanan sistemin bu gün yaşattıklarına baktığımızda, söz konusu sistemin ülkeye uymadığını açıkça görebiliyoruz...

S İ S T E M

--------------------------------

KIYIDAN KIYIDAN CHP'CİLİK OYNAMAK...

İki CHP'li arkadaş Mekke'yi merak etmiş. "Yahu herkes gidiyor, bir de biz gidelim. Bakalım oralar nasıl?" demiş ve yola çıkmışlar.
***
Orayı gez, burayı dolaş derken sıra şeytan taşlamaya gelmiş.
CHP'lilerden biri başlamış şeytana saydırmaya.
Attıkça hırslanıp küfretmeye, küfrettikçe daha iri taşlar atmaya başlamış.
En sonunda iyiden iyiye gaza gelip, ayakkabısını çıkarıp fırlatmaya niyetlenmiş.
***
Yan tarafındaki diğer CHP'li onun bu halini görünce koşup ayakkabıyı atmadan kolundan yakalamış, "Sen ne yapıyorsun ya?" diye sormuş sinirle...
"Ne yapacağım ya görmüyor musun şeytan taşlıyorum" demiş arkadaş?.
"Ya birader sen onun kim olduğunu biliyor musun?" diye tekrar sormuş.
"Kim olacak yahu, şeytan işte" diye cevap alınca burnundan soluyarak "Yahu saçmalama, o da eskiden bir melekti, unuttun mu?" diye hatırlatmada bulunmuş.
"Eee, yani ne demek istiyorsun?" diye şaşırınca, CHP’li arkadaşı uyarmış:
"Yahu yarın araları düzelir, biz kötü oluruz kardeşim. Taş atma demiyorum atarken kendini belli etme!"
***
NOT- İlke ve ideoloji olarak partiye bağlı samimi CHP'liler bu fıkraya ne olur alınmasın.
Yukarıdaki yazının muhatabı asla onlar değil.
Ancak...
CHP içinde içten ve samimi olarak kendisini partili hissedenler olduğu gibi, “Yarın düzen değişir, baktık durum kötüleşiyor, kendimizi diğer tarafa atarız. O yüzden çok da suya sabuna dokunmadan, kıyıdan kıyıdan CHP'cilik oynayayım” düşüncesinde olanlar var.
Hah işte! Yukarıdaki fıkra da onları anlatıyor zaten...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,