Osmanlı Devleti’nin 1300 yılında kurulduğunu var sayarsak 723 yıldır cehalet banyosunda durmadan yıkanıyoruz. Cumhuriyet devrimleri gibi arada kısa süreli silkinip kurulandığımız olmuştur mutlaka, ancak genel gidişatı etkilemez. Niye böyleyiz biz? Resim, heykel, müzik gibi güzel sanatlar, felsefe ve bilim gibi ilerlemeye yarar, insan yakışır etkinlikler niye yasaklandı zamanında bu topraklarda? 1580 yılında, Takiyüddin Efendinin muhteşem rasathanesi III. Murad'ın emriyle denizden topa tutularak neden yıkıldı? Osmanlıda tek üniversite yokken Avrupa’da acaba kaç üniversite vardı? Düşüncenin suç oluşturması ne zamandır sürüyor buralarda? Kültür ve uygarlık tarihinde iz bırakmış atalarımızdan birileri var mı acaba kayıtlarda? “Coğrafya kaderdir” deyip kabullendiğimizden mi ses çıkarmıyoruz? Yoksa öğrenilmiş çaresizlik mi bu yaşadıklarımız?..
Tek tanrılı dinlerden Yahudilik 1948 yılına kadar iktidar olamamıştı, sonunda muradına erdi, o günden bu yana iktidardadır. Hristiyanlık başlangıçta eziyet çekmesine karşın toplumu 1600 yıl birlikte yönettiği köleci ve feodal iktidarların yanında yer almış, kimi zaman kendisi tek başına iktidar olmuş, kimi zaman iktidarı paylaşmıştır. Kapitalist devrim sonrası ise feodalizmin çökmesiyle kilisesine çekilmek zorunda kalmıştır. Batı uygarlığının temelinde Hristiyanlığın iktidar sahnesinden çekilişi yatar. Müslümanlık Hz. Muhammed ile MS 622 yılında “Medine Sözleşmesi” ile kurulan İslam Devletinden bu yana tüm İslam ülkelerinde ya iktidardır ya da iktidar olma çabasını sürdürmektedir. İslamiyet Burjuva Devrimlerini hiç yaşamamış, iktidarı sürekli olarak modern feodaller ve komprador burjuvaziyle paylaşmıştır. İslamiyet bu yönü ile halen ortaçağ Hristiyanlığını yaşamaktadır. Dinler toplumu yönetme ve insan yaşamını düzenleme çabalarına son vermedikçe, savaşlar ve sömürü düzeni sürecek demektir. Gerçek demokrasilerin ve laikliğin önemi de burada yatmaktadır…