Sayıştay'ın 2024 yılına ait denetim raporları yayımlanmış.
Anadolu, Osmangazi ve Teknik Üniversiteleri ile ilgili hazırlanan raporlarda ilginç tespitler ve saptamalar var...
***
Örneğin: Üç üniversitenin personel sayısı 10 bin civarında görünüyor.
Hâlbuki 2014 yılı başında sırf Anadolu Üniversitesi'nin personel sayısı 10 bin 500 civarındaymış.
Yani çalışan personel sayısında işten çıkarmalarla ciddi bir düşme yaşanmış...
Personel sayısındaki azalma yüzde 60'ları bulmuş.
***
Diğer taraftan...
Üç üniversitenin döner sermaye gelirleri de ciddi oranda düşmüş!
ESOGÜ Tıp Fakültesi döner sermaye kaleminde büyük bir zararın olduğu, Anadolu Üniversitesi'nin döner sermayesinin ise esas faaliyetlerden zarar ettiği tespit edilmiş...
***
Gelelim Sayıştay raporlarındaki bulgulara...
***
Anadolu Üniversitesi envanterinde 110 taşıt bulunurken muhasebe kayıtlarında 48 taşıtın göründüğü, 62 taşıtın mali tabloda yer almadığı...
***
Akademik personel kadrosunda bulunan öğretim görevlilerinin AÖF bürolarında, büro memurlarının yapabileceği görevleri yaptığı...
***
Kadro yeri AÖF, Eğitim, İİBF ve Rektörlük olan bazı öğretim üyelerine ders programlarında ders görevi verilmediği...
***
Öğretim elemanlarının başka üniversitelerde ve kurumlarda verdiği derslerin ve görevlerin takip edilmediği...
***
İşçi personelin, hak ettiği yılı takiben yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığı tespit edilmiş.
***
Osmangazi Üniversitesi'nde ise kadrolu avukat olmasına rağmen dışarıdan avukatlık hizmeti alındığı, personelin ihmali ve kusurlu işlemleri nedeniyle idarenin 4 milyonun üzerinde tazminat ödediği tespit edilirken; ESTÜ’de ise muhasebeleştirme hatalarından kaynaklanan bulgular raporda belirtilmiş...
***
Sayıştay raporlarını şöyle bir gözden geçirdiğimizde, raporlarda gözümüze çarpan hususları dile getirdik.
Bakalım, söz konusu raporları detaylı incelediğimizde başka ne bulgular karşımıza çıkacak...
***
NOT: Tam da Eskişehir'deki üniversitelerimiz ile ilgili Sayıştay raporlarında yer alan bulguları kaleme alırken, Türkiye’de üniversitelerin akademik performansını değerlendiren ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesindeki URAP sıralaması açıklandı.
Aşağıda vereceğimiz listeye bakmaya üşenecekler için şimdiden söyleyelim: En başarılı ilk 20 devlet üniversitesi arasında bizimkiler yok!
***
URAP raporlarına göre Türkiye'nin en başarılı ilk 20 devlet üniversitesini merak edenler için liste şu şekilde:
- Hacettepe Üniversitesi
- İTÜ
- Ankara Üniversitesi
- İstanbul Üniversitesi
- ODTÜ
- Gazi Üniversitesi
- Ege Üniversitesi
- Atatürk Üniversitesi
- Dokuz Eylül Üniversitesi
- Marmara Üniversitesi
- İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa
- Yıldız Teknik Üniversitesi
- Fırat Üniversitesi
- Erciyes Üniversitesi
- Selçuk Üniversitesi
- Karadeniz Teknik Üniversitesi
- Boğaziçi Üniversitesi
- Çukurova Üniversitesi
- Akdeniz Üniversitesi
- Uludağ Üniversitesi
ASLINDA HEPİMİZ TEHDİT ALTINDAYIZ...
Bir gün duvardaki çatlaktan bakan fare, çiftlik sahibi ile karısının bir paket açtıklarını görür.
“İçinde yiyecek mi var?” derken bir de bakar ki fare kapanı!
Hemen bahçeye koşup alarmı verir: “Evde kapan var, evde kapan var!”
***
Önce tavuğa koşar: “Tavuk kardeş, evde kapan var!”
Tavuk gıdaklayıp kafayı kaldırır ve “Fare kardeş, bu sizin için ciddi bir sorun olsa da şahsen beni ilgilendirmiyor” der.
***
Fare çaresiz, bu kez dönüp keçiye koşar:
“Evde kapan var, evde kapan var...”
Keçi konuyla ilgilenir ama kendi hesabına, “Üzgünüm farecik, vah vah, emin ol senin için dua edeceğim” der...
***
Fare bu kez öküze yönelir:
“Ya, evde kapan var diyorum!”
Kimse aldırmaz...
Öküz: “Fare kardeş, senin için üzüldüm ama bu benim açımdan burnumu sokacağım bir konu değil.”
***
Farenin de başını eğip gitmekten başka çaresi kalmaz...
Yalnızlık ve terk edilmişlik hisleri içinde fare, kapan ile artık tek başına başa çıkmaya çalışacaktır...
***
O akşam evde alışılmadık bir ses duyulur; sanki bir kapan avının üzerine kapanmış...
Sese koşan çiftçinin karısı, karanlıkta kapana zehirli bir yılanın kuyruğunu kaptırdığını görmemiştir; yılan da onu ısırır.
Çiftçi karısını hastaneye koşturur. Kadın eve ateşli döner.
***
Ateşli insana ne verilir? Sıcacık bir tavuk çorbası!
Çiftçi önce tavuğu keser. Ama kadın hâlâ iyileşemez.
***
Dost-ahbap gelince hasta ziyaretine, çiftçi de sofraya keçiyi çıkarmak zorunda kalır. Yani onu da keser.
***
Ama çiftçinin karısı iyileşemez; sonunda da ölür.
Aman ne kalabalık gelmiş cenazeye, ne kalabalık!
Bu sefer de konukları doyurmak için kesilen öküz olur tabii...
***
Fareye de olan biteni deliğinin ardından izlemek kalır...
***
Bizi ilgilendirmeyen konular olsa bile, ortada bir tehdit varsa “Bana ne?” demek yerine “Hepimiz tehdit altında mıyız?” diye bir daha düşünmek gerekiyor galiba...
HER ŞEY ESKİ, PEKİ “YENİ” NEREDE?
CHP'de kongre süreci kapsamında önce delege seçimleri, ardından da ilçe kongreleri tamamlandı.
İl kongresinin yapılmasıyla birlikte süreç sona erecek.
***
Sizin de dikkatinizi çekiyor mu bilemiyorum ama özellikle Odunpazarı ve Tepebaşı kongrelerinin yapılmasının ardından bir “Yeni” ile başlayan söylemler havalarda uçuşmaya başladı...
***
“Yeni dönem”, “Yeni model siyaset”, “Yeni siyaset dili”, “Yeni mücadele”...
“Yeni” aşağı, “yeni” yukarı anlayacağınız...
***
Hâlbuki...
Delegelerin neredeyse tamamına yakını eski delegeler...
İlçe başkanlarının tamamına yakını yine ilçe başkanı...
İlçe yöneticilerinin tamamına yakını yine yönetici...
İl başkanı yine aynı il başkanı olacak...
İl ve ilçe başkanlarına destek veren belediye başkanları yine aynı belediye başkanları...
Her şey eski, peki “yeni” nerede?
Vallahi ciddi ciddi merak ediyoruz.
***
Tek fark, bu kongre sürecinde iki ilçe belediye başkanı karşı karşıya gelmedi, birlikte hareket etti.
Yani...
Mücadele, yarış, kavga, gürültü olmadı...
“Yeni”lik buysa, eyvallah!