Mahalle kahvecisi kahveye zam yapmak durumunda kalır.
Bunu duyurmak için de duvara şu yazıyı asar:
“Kahve Yemen'den gelir, yolu ırak. 30 kuruş artık yetmez oldu 50 kuruş bırak”
***
Ertesi gün bir müşteri bu yazının altına şu notu bırakır:
“Kahve Yemen'den geliyorsa yolu sapa, 30 kuruş yetmiyorsa kahveni kapa”
***
Yukarıdaki fıkra bugün resmen hayata geçmiş vaziyette.
Yaşanan ekonomik krizin yol açtığı hayat pahalılığı maliyetleri arttırdı.
Artan maliyetler fiyatlara yansımaya başladı.
***
Esnaf (Gerçi bazıları bu olayı bir hayli abarttı ama) sattığı ürüne zam yapmak durumunda kaldı
Fakat...
İnsanların geliri artmadığı ve var olan gelir de her gün enflasyon karşısında eridiği için yapılan bu zamlar karşısında hiçbir şey alamaz hale geldi.
Yani...
İnsanlar müşteri olamaz, esnaf da müşteri bulamaz oldu
***
Hal böyle olunca...
İflas etmemek için zam yapmak durumunda kalan esnaf, şimdi de zam yapmak durumunda kaldığı için müşteri bulamaz hale gelip, yine iflas etme tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.
***
Vziyete bakılırsa bundan sonrasını “Kimsenin alamadığı, kimsenin de satamadığı” bir ortam bekliyor.
***
Görünen o ki Sonbahar çok zor geçecek...
Yine görünen o ki: pek çok esnaf için bu Sonbahar gerçekten onların yaşadığı en son bahar olacak!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
HERKES DİKTATÖR, HERKES HERKESE GÖRE DİKTATÖR!
-Demokraside seçimler, belli bir süreliğine kim veya kimlerin, her hangi bir topluluğu, kenti, bölgeyi, ülkeyi yönetme hakkına sahip olduğunu tayin eder.
Ancak…
-Seçimler (ya da kura) demokrasinin olmazsa olmaz bir ilkesidir olsa da tek başına yeterli ilkesi değildir.
***
Çünkü…
-Seçimin sadece kendisi, yönetimin nasıl işleyeceğini, yönetenlerin nasıl yöneteceğini belirlemez.
***
Zira…
-Seçimle gelmiş de olsa, diktatör nitelikleri arz eden bir iktidar sahibinin elbette danışmanları, onun icraatlarını hayata geçiren siyasal yapıları, partisi, bakanları vardır.
***
Hatta…
-Diktatör, bu kişilerin görüşlerini alır, partisinin kurullarını toplar, hükümetin bakanları çalışır, vs...
Ama hemen her konuda nihai karar verici Başkan, Başbakan veya Şef ise ve bu kararın karşısındaki yargı, parlamenter muhalefet veya sivil toplum kaynaklı tüm engeller bu mutlak yetkili kişi tarafından gayrimeşru olarak damgalanıp, itibarsızlaştırılıyor ve geçersiz addediliyorsa…
İktidarda bir seçilmiş diktatör var demektir.
***
Üstellik…
-Bu kişi sürekli konuşuyor, herkese neyi, nasıl ve ne zaman yapması gerektiği konusunda emredici öğütler veriyorsa, yani sadece eylem değil söylem alanını da tekelinde tutmaya çalışıyorsa, diktatör nitelikleri çok daha fazla öne çıkar.
***
Sonuç olarak…
Bu tanımların hemen hepsi, yönetimde diktatörlük uygulayan insanların ortak özelliklerini oluşturur.
Yukarıda yazılanları okuduğunuzda hemen her birinizin aklına, bu tanımlara uyan mutlaka bir diktatör gelmiştir.
***
Çünkü…
Diktatörler her yerde vardır…
Ülkelerin başından tutun da, Belediyelerin başında bulunanlara, hatta Oda, Dernek ve Kulüplerin başında bulunanlara kadar.
Milyonların başında da görebilirsiniz diktatörü, 20-30 kişilik cemiyetlerin başında da…
Birbirilerinden hiçbir farkları yoktur aslında diktatörlük konusunda.
İşin tuhaf tarafı…
Hiçbir farkı olmamasına rağmen biri,her zaman bir diğerini diktatör olmakla suçlar…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
TRAFİK ÇİLE OLUR MUYDU?
Örneğin:
-Çevre yolları daha kapsamlı düşünülse ve bitirilseydi, Trafik bu kadar sıkışık olur muydu?
***
-Tramvay hatları ilk başta planlanırken daha özenli davranılsaydı, trafik bu kadar zora düşer miydi?
***
-Atatürk Caddesi'nin devamını Gar binası, Ali Fuat Güven Caddesinin devamını Tülomsaş duvarı kesmeseydi, her iki yer de aşılıp İstanbul ve Kütahya yollarına bağlanabilseydi trafik bu kadar kilitlenir miydi?
***
-Şehir merkezi dışına taşınan resmi kurumların yerine bir başka resmi kurum getirip koyulmasaydı, trafik bu kadar sorun olur muydu?
***
-Otoparkların yapımı biraz daha fazla olsaydı, trafik bu kadar sıkışır mıydı?
***
-Trafiğin en yoğun caddeleri üzerinde araç park etmelerine müsaade edilmeseydi (Hala ediliyor), trafikten bu kadar yakınılır mıydı?
***
-Kızılcıklı'nın devamında ki Seylap Sokak'ta kamulaştırma ile yolun genişletilmesine mahkeme "Dur" demeseydi, Trafik bu kadar sıkışık olur muydu örneğin?
***
-AVM ler getirip şehrin ortasına konulmasıydı, trafik bu denli sıkışık olur mudu?
***
-Şehir merkezinde birbirine bu kadar yakın ışık olmasaydı, Trafik bu kadar sıkışık olur mudu?
***
-Adliyeyi getirip şehir merkezine, kültür Merkezini de getirip tam karşısına koyulmasaydı, trafik bu kadar sıkışır mıydı?
***
Bu örnekleri daha da çoğaltmanız mümkün.
Ve biz bu örnekleri yaklaşık 5 yıldır hemen her gün yazıyor ve "önlem alınmazsa bu Trafik ilerde işin içinden çıkılmaz bir hale gelecek" diyoruz.
Galiba o günler de adım adım geliyor…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,