Ben hentbol ile 11 yaşında tanıştım. Galatasaray Lisesini kazanıp ilkokul ve hazırlık sınıflarının olduğu Ortaköy’de deniz kenarındaki okula kayıt yaptırdığımda gördüğüm hentbol sahasını, minyatür futbol sahası sandıydım. Okul başlayınca öğrenmiştim; okulda futbol oynamanın yasak, oranın da hentbol sahası olduğunu. Futbol çocuk gelişimine engel olurmuş, hentbol daha yararlıymış. Ertesi sene Beyoğlu’ndaki okula geçince yeterince büyümüştük herhalde, hentbol de bitti saha da yok oldu. Yarım asırdan fazla oldu bu hentbol ile ilgili çocukluk anıları üzerinden geçen zaman. O günden bu yana pek de ilerlemedik. Bu ülkede fazla tutulmadı hentbol, gerçi erkek ve kadın hentbol ligleri oynanıyor ama bilinen büyük takımlardan Beşiktaş hariç önem veren ve takım kuran yok. Oysa Urfa’ya kadar uzanmış hentbol sevgisi, yeni öğrendim. Toprak sahaya çizmişler saha ölçülerini başlamışlar oynamaya. Hentbol Federasyonu’nun davetlisi olarak gittiği Ankara’da göz yaşları içinde yaptığı açıklama sonrası 13 yaşındaki Konuklu İmam Hatip Ortaokulu öğrencisi Merve Akpınar’dan öğrendim bende. Merve şöyle sesleniyor: “İlk başladığımda ‘Sen kızsın, şort giyemezsin, erkeklerin yanında oynayamazsın’ diyerek beni dışladılar. Sonra ben de ‘Hayır, ben neden oynamayayım?’ dedim. O zaman kendime bir söz verdim. ‘Köyümdeki kız çocuklarının kaderini değiştireceğim’ diye. Hem kendim çalışacağım hem kendi mesleğimi yapacağım hem de spora devam edeceğim ki onların o ön yargılarını yıkayım.” Sosyal medyada seyredip de onunla birlikte ağlamamak hayli güç… 

13 yaşındaki çocuğun duyduğu ve yüklendiği sorumluluklara bakar mısınız? Hem kendisine getirilen kısıtlama ve engelleri aşmış bir hentbol oyuncusu olmuş hem köyündeki kız çocuklarının kaderini değiştirecek hem de bazı önyargıları yıkacak. Kimlerin ön yargıları? “İtildim, kakıldım, cahil bırakıldım artık güç bende” diyenlerin. Dinler kendilerine mutlak bir kitap buluyor. O kitap ne denli kutsalsa onun adına konuşan da o denli dokunulmaz oluyor. Onca peygamberin yolunun Urfa’dan geçmesi boşuna değil herhalde. Ağız tadıyla basit hayaller kurmalarına bile izin vermiyoruz. Bu yaşta ve o coğrafyada küçücük çocuğa bunca yük fazla değil mi? Oysa Cumhuriyet kurulurken küçük çocukların omuzlarını bu tür yüklerden kurtarmak için çok çabalamıştı. Endüstri devrimini yapamadığımız için yerine eğitimi koyup ilerlemeyi sağlamak istemiştik, olmadı başaramadık. Atatürk devrimlerinin getirdiği haklar ve özgürlükler bazılarının söylediği gibi yukarıdan aşağıya bir dayatma değil, Merve’leri bu girdaptan kurtarmak için bir zorunluluktu. Bir de sıcak haber vereyim sizlere: Milli Eğitim Bakanlığının ve İmam Hatiplilerin “rahatsız olmasından” dolayı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okul yönetimine verilen talimat gereği verdiği demeç yüzünden Merve Akpınar dün öğrencisi olduğu Konuklu İmam Hatip Ortaokulu’na alınmadı. Bilin ki Merve’nin kaderi bizim kaderimizle aynıdır. Mutlaka ikisi birlikte yazılacaktır, bu koşullarda birinin tek başına kurtuluşu mümkün değil…