En son yazımı bir hafta önce seçim gecesi yazmış ve bazı özel işlerimi halletmek için izin istemiştim. Son yazımda tatmadığım duygular içinde olduğumu, içimi bilinmeyen bir sevincin kapladığını da belirtmiştim. CHP’nin pek de umulmayan kertedeki büyük zaferi, uzun yıllar özlemi çekilen bir özgürlük rüzgarının esmesine ve bu haliyle de kaçınılmaz olarak, siyaset içerikli yazılar pek sevilmemesine karşın, aynı konu üzerinde bir yazı daha yazmama neden oldu. Avrupa’da ve tüm dünyada sağ yükselirken bizde sosyal demokrasinin yükselişe geçmesini nasıl açıklayabiliriz ki? Yaşananlara biraz soğukkanlı yaklaşmak gerektiğine inanıyorum. İlk kez oy kullanan “Z kuşağı” ile belki de son kez oy kullanan “E kuşağının” (emeklilerin) anlaşılabilir tercihleri dışında, ne oldu da halkımız yirmi küsur yıldır sürdürdüğü azimli ve sebatkar tercihini değiştirdi, desteğini AKP’den geri çekti. Söz konusu iki kitlenin seçimleri böylesine etkilemesi pek mümkün değil gibi geliyor bana. Boş tencere elbet etkendir, ama o tencere senelerdir boş değil mi? Bu halk yıllardır makarna kömür siyasetine kurban edilmedi mi? AKP’yi yakan kibir sorunundan söz ediliyor, odacısından en üst yöneticisine söz konusu kibir yeni yapışmadı ki o suratlara. Halktan kopuş mu belirginleşti acaba? Hatay da iyice su yüzüne çıkan tehdit ile oy isteme de yeni bir olgu değil. Yolsuzlukları, kayırmacılığı hiç saymıyorum bile, başlangıçtan beri hep vardı onlar… 
Tüm bunlara ek olarak yıllardır örselenen Cumhuriyet devrimlerine, altı oyulan laikliğe, yok edilen hukuka, ülkenin şeriat devletine evrilmesine ses çıkarmayan halkımız ne oldu da “gayrık yeter” dedi. Halkımızın bilinç seviyesi on bir ayda gelişir ve değişir mi? CHP’nin değişim içinde olduğu fikrine de pek katılamıyorum, söylemlerinde pek de büyük farklılıklar yok. Parti Genel Başkanın değişmesinin bu kadar oy getireceğini kimse inandıramaz bana. “Ekmeleddin’e bile oy veren, yaşadığı hayal kırıklıklarına karşın küsmeden Cumhuriyet devrimleri ve laiklik için mücadelesini sürdüren CHP seçmeni, sağduyulu demokratların CHP tercihi, İYİ Parti yönetiminin yanlış politikaları, büyük şehirlerde DEM Partisi seçmenin tercihi ile AKP seçmeninin bir ders verme öngörüsüyle sandığa gitmemesi, gidenlerin bir kısmının da YRP’yi tercih ederek oyları bölmesi”, bu sonucun alınmasına yol açmış olabilir. Buradan çıkarılacak sonuç şudur: CHP ülkenin kurucu partisidir ve verilen emanet oylarla yeniden var olabilmenin büyük bir fırsatını yakalamıştır. Bu fırsat asla harcanmamalı, makus talih buradan döndürülmelidir… Seçilen belediye başkanlarına ve parti yönetimine büyük görevler düşüyor… 
Herkesin bayramını kutluyorum.