AFAD dün gece 23:36’da Marmara Denizi, Büyükçekmece önlerinde, 8.16 km derinlikte 4.0, bir deprem olduğunu bildirdi.
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Marmara Denizinde 23:36’da 14.9 km derinlikte 4.7 büyüklüğünde bir deprem olduğunu bildirdi.
TRT Teleteksten; www.koeri.baum.edu.tr den, Marmara Denizi merkezli 4.2’lik bir deprem olduğunu bildirdi.
Kandilli Rasathanesi, sabah 4.7’lik depremi, 4.2 olarak güncellemiştir.

Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği göz önüne alındığında, deprem olma olasılığı ve sıklığı gayet normal.
Ancak yetkili üç kurumun aynı olayı bilimsel veriler ışığında 3 farklı değerde açıklamış olması düşündürücüdür.
Bunun açıklanması ve kamuoyunun aydınlatılması gerekir.

Diğer bir konu ise yine hepimizi ilgilendiren bir sektör olan gıda sektöründeki bir ürünün, farklı firmalarda farklı etiketlenmesi durumu.
Örneğin 7 liraya tarlada çıkan karpuzun, bu gün itibariyle en yakın marketlerdeki fiyatları sırasıyla şöyle; 44.50, 39:90 ve 29:90 lira.
Diğer bir örnek ise aynı süt markasının farklı marketlerde 32-53 lira bandında, yüzde 50 fiyat farklarıyla satılıyor olması.
Domatesi biberi, peyniri zeytini, elması armudu, çileği ve kiraza baktığımızda, yer yer fiyatlar ikiye katlanırken. Üreticiden çıkış fiyatıyla tüketiciye gelinceye kadar yüzde 300 ile yüzde 500’ün üzerinde fiyatların arttığı görülmektedir.

Bu durumda üretici ürettiğinin karşılığını alamazken, son tüketici konumundaki vatandaşın, iliğine kadar sömürüldüğü de bir gerçektir.

Bugün bu ikilemi sadece deprem verilerinde yaşamıyoruz, neredeyse ülkedeki her veride bu tutarsızlıklar almış başını gidiyor.
Kurum ve kuruluşların bir an önce özüne dönerek, doğru bilgiyle, kamu yararı gözeterek, güvenli ve adaletli düzeni yeniden sağlaması bir gerekliliktir.

Üç kurumdan üç ayrı değerle doğru bilgiye ulaşamayacağımız gibi.
Bir marketteki 5 bin ürün etiketinin 5 bin farklı versiyonunu bu ülkede yaşayan hiç kimse hak etmiyor.
Kurumlarda şeffaflık, koordinasyon, veri değerlendirme, liyakat ön planda tutulmalı.
Aksi takdirde, birilerinin değirmenine taşınan sular, değirmenin taşı dönmeden buharlaşır gider.
Yanlış yönlendirilen bir toplumun gideceği yer, gözü kapalı uçurumun kenarında yürümekten farksızdır.
Şans bir faktör ama bunun ilelebet devam etmeyeceğini de herkes bilmelidir.

Yorumunu siz değerli okuyuculara bırakıyorum.