“Zeytin ağaçlarının kıyımının önünü açacağı gerekçesiyle eleştirilen, Enerji, ulaşım ve madencilik gibi sektörlerde yatırım süreçlerini hızlandırmayı amaçlayan torba kanun teklifi, tüm engelleme çabalarımıza rağmen meclis komisyonunda kabul edildi".
***
Geldiğimiz noktada bu konu Türkiye'nin birinci gündemi olmalı...
***
Acilen Türkiye'nin bütün topraklarında madenlere kapatacağımız alanları belirlememiz lazım.
***
İklim krizinin başındayken biz en değerli sularımızı madenlere heba edemeyiz. Onları korumak zorundayız.
***
Siyanür ile toprağımızın, suyumuzun zehirlenmesine göz yumamayız.
***
O yüzden herkes bu konuda üzerine düşeni yapmalı ve bu yasanın çıkmaması için milletvekillerini etkilemeli...”
***
Yukarıdaki ifadeler, TEMA Başkanı Deniz Ataç'ın yayınlamış olduğu videolu uyarısında yer alan ifadeler.
Süper izin” olarak anılan ve zeytinliklerin kıyımının önünü açacağı ifade edilen Torba Kanun Teklifinin yasalaşmaması için kamuoyunu harekete geçirme adına, birbiri ardına çağrıda bulunuyor.
Değim yerindeyse TEMA ve Doğaseverler adeta kendini yırtıyor.
Ama gelin görün ki, bu denli önemli bir konu Türkiye'nin birinci gündemi olmuyor, olamıyor.
***
Bakın; bir don yaşandı, meyveye hasret kaldık...
Yanı başımızda bir orman yangını yaşandı, Eskişehir'de nefes alamadık.
Yarın suyumuz yok olacak, yiyecek bir şey bulamayacağız.
Ama bu denli önemli bir mesele hala, iktidar ve CHP'de olup bitenler kadar ilgi ve dikkat çekmiyor.
Halbuki gün gelip, hava kirlendiğinde, su yok olduğunda, toprak zehirlendiğinde, ülkede iktidara da CHP'ye de, o gündem yapılan abuk sabuk başka bir şeylere de hiç ihtiyaç kalmayacak!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
1-536

2-436

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

ÇOK KONUŞULAN CUMA HUTBESİ

Kamu malı; topyekûn bir milletin ortak menfaat alanıdır. Hiç kimse bu mallar üzerinde şahsi ve keyfi bir tasarrufta bulunamaz.
***
Kamu malı; sadece hayatta olanların değil, henüz doğmamış çocukların, tüyü bitmemiş yetimlerin, bütün muhtaçların, garip gurebanın da hakkıdır.
***
Kur’an-ı Kerim’de ‘Gulûl’ olarak isimlendirilen hazine, kamu, belediye, vakıf ve dernek mallarına el uzatmak; insanı dünyada zillete, ahirette büyük bir azaba sürükleyen ağır bir vebal, büyük bir günahtır.
***
Hazineye, vakıflara, derneklere, kamu kurum ve kuruluşlarına ait menkul veya gayrimenkulleri zimmete geçirmek, işgal etmek ya da vasıflarını değiştirerek gayr-i meşru kazanç sağlamak ateşten bir korla karnı doldurmaktır.
***
Kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak, kamuya ait işleri yavaşlatmak ya da aksatmak, verilen görevleri layıkıyla yerine getirmemek hem vebal hem de günahtır.
***
Kamu hizmetlerini sunarken insanlar arasında ayrım yapmak, tanıdığı kişilere öncelik vermek, çalışma saatlerinde şahsi işlerle meşgul olmak, hak hukuk tanımamaktır, günahtır.

***
Yaptığı iş karşılığında aldığı ücretten başka, hak etmediği bir ücret talep etmek harama el uzatmaktır.
***
Torpil yapmak ve yaptırmak, adam kayırmak ve kollamak, gençlerimizin hayallerini çalmaktır.
***
Bir takım kanuni boşluklardan yararlanıp adeta gayrimenkul mafyası oluşturarak kamunun ve şahısların malına haksız yere el koymak, sahte belgeler ve yalan beyanlarla bunları haksızca ele geçirmek haramdır, zulümdür.
***
Yukarıdaki ifadeler, hemen herkesi şaşırtan geçtiğimiz Cuma namazı hutbesinde yer alan ifadeler...
“Şaşırtan” diyoruz zira söz konusu hutbeyi, içindeki vurguları nedeniyle, bazıları “Muhalefete ayar vermek için hazırlanmış” diye, bazıları ise “Hükümete ayar vermek için hazırlanmış” diye algılamış.
Hatta...
Söz konusu hutbe için “Hutbeyi galiba Mehmet Şimşek hazırlamış” diye değerlendirenler bile olmuş...

Sonuçta, büyük bir çoğunluk hutbeyi doğru ve güzel bulmuş bulmasına da, Diyanetten böylesine bir hutbe beklemediği için camilerden “Bu işin içinde mutlaka bir iş var” diyerek ayrılmış...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Cuma
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

ASLINDA AK PARTİLİLER, İDEOLOJİK DÜŞÜNCELERİNİ İLAN ETTİLER...

Eskişehir'de İktidar Partisi'nin inisiyatifi ile Sümer Mahallesi'nde yapılan parka “Dede Korkut” ismi verildi...
Yine iktidar partisinin inisiyatifi ile Anadolu Üniversitesi Havaalanına “Hasan Polatkan” ismi verildi.
Sazova Parkı yanına yapılan parka ise “Miniatürk Parkı” ismi konuldu...
Yıkılan Atatürk stadyumunun olduğu alana Millet Bahçesi yapıldı ve ismi “Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi” oldu.
Kent Ormanı önünden geçen bulvara “Prof Dr Nabi Avcı Bulvarı” adı verildi...
Tüm bu saydığımız yerlere saydığımız isimler verilirken, Eskişehir'den “Niye bu isimleri veriyorsunuz?” diye bir eleştiri olmadı.
Muhalefet partileri bile bu isimlerin verilmesiyle ilgili eleştirisel anlamda ağızlarını açmadı.
***
Ama gelin görün ki, 9 yıl önce yapılan ve yapıldığı günden bu yana isminin “Atatürk”” olması istenen stadyuma yine iktidarın insiyatifi ile başka bir isim verildi, şehrin büyük bir çoğunluğu ve muhalefet bu duruma itiraz edip, eleştirdi, AK Partililer bu itiraz ve eleştirilerin ideolojik kaynaklı olduğunu söyledi iyi mi?
Aslında...
AK Partililer, stadyuma “Atatürk” ismini inatla ver(dir)meyerek, kendilerinin ideolojik düşünce ve davranış içinde olduklarını resmen ilan etmiş oldu...
,,,,,,,,,,,,,,,,,
Stad-7