Yaygın basında beğeni ile izlediğim yeni kuşak yazarlar arasında Deniz Zeyrek de vardır. Güncel gelişmelere ilişkin yorumlarının yanı sıra, Doğup büyüdüğü Kars yöresinde yaşadığı çocukluk ve yatılı okul anıları –Kök kökenle oluşumdan olsa gerek- bende ayrı bir nostalji duygusu yaratır.
Dünkü yazısının başlığı (Komedi dükkan!) nedense bende o türden bir yazı galiba izlenimi vermedi!.. Tam da düşündüğüm gibi “siyaset dünyasının yarattığı ve onun derlediği” türden “komedi gibi algılanacak” ironik bir yazı!,, İlk cümlesi ve devamı şöyle
“-Ara sıra sırf gülmek ve kafamı dağıtmak için komedi filmleri izlerim. O durumlarda Kemal Sunal’ın, Şener Şen’in, Metin Akpınar/Zeki Alasya’nın, İlyas Salman’ın filmleri benim için tam bir sığına dönüşür.”
İlginçtir, benim için ve de okuyup duyduklarımızın bungunluğundan olacak, şu sıralar çoğu kimse gibi oralarda “sığınak arayanların” çokluğu gibi!..
Şaşkınlık alameti örnekler!
Sonrasında son bir-iki haftanın “komedi türünden” örneklerinden derlemeler yapıyor.
İlki, CHP otobüsünün şoförüne 15 yıl hapis istemi ve otobüsün silah sayılması (!) bir ironi ile tamamlıyor bu faslı:
-Aziz Nesin bir kitabında bunu öykü yapsa ve mahkeme tarafından otobüsün silah sayıldığını yazsa gülmez misiniz?
Sırada Ekrem İmamoğlu’nun diploma meselesi var. Daha dorusu diplomayı iptal eden Üniversitenin Rektörü’nün “kararı niye tebliğ etmiyorsunuz sorusuna verdiği yanıtı;
-Adresini bulamadık, araştırıyoruz!..
Bu gülünesi bir durum mudur, yoksa hafifinden alay konusu bir hal midir, karar veremedim!..
-İmamoğlu’nun üç aydır Silivri mahpus hanesinde olduğunu dünya duydu, sen neyin adresini arıyorsunuz?
***
Sonrasında uzun paragraflarla yine Ekrem Bey’in sosyal medyadaki iletişim hesabının kapatılması/yasaklanmasıyla “sesinin kısılmaya!” çalışılmasını aynı üslupla tiye alıyor:
-Bir İmamoğlu hesabı kapandı, yüzbinlerce İmamoğlu profilli hesap ortaya çıktı…
Bu da gülünesi bir durum olmasa gerek. Olsa olsa iktidar mensuplarının “şaşkınlık alametlerinin” taze örneği sayıla sayılabilir.
Benden de birkaç örnek.
Benim örneklerim, artık giderek (maalesef) kanıksamaya başladığımız sayın Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın çelişkili açıklamalarından birkaçı ile ilgili olacak. Sık tekrarladığı bir Avrupa Birliği eleştirisi;
-Eyy AB bizim size muhtaç olduğumuzu sanıyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz!.
Eee, doğrusu kimseye muhtaç olmamak ama, Maliye Bakanımız niye başta Avrupa ve ABD niye “Dünya Turuna” çıkıyor..
***
Yakın zaman örneklerinden bir konuşmasından alınma. Gerçekte yeri geldiği her süreçte hatırlatılması gereken bir uyarısı!..
-Siyaseti şiddet zeminine çekmek isteyenler…
Devamını “hata ediyorlar” diye tamamlaması gerekir ki, o tam tersine ders veriyor!..
“-İnşallah bu yaşananlardan ders çıkarır!”
Siyaseti şiddet zeminine çekmek isteyenler, derken CHP’nin 19 Mart sonrası yaptığı miting ve eylemleri anlatmak istiyor, bu kesin…
Yaşananlardan ders çıkarır sözü ise çok değil 10 gün kadar önce sarf ettiği şu sözcüğün açılımı değil de nedir derseniz?
“-Bu CHP Cumhurbaşkanlığı uğruna daha kaç kişiyi telef edecek?
Çok tartışıldı Telef (Yok etmek, öldürmek) uyarısı!...
Bir Cumhurbaşkanına yakıştı mı derseniz, kesinlikle hayır. Ama şunu diyebilir;
“-Ben bunu Cumhurbaşkanı olarak söylemedim. AKP Genel Başkanı olarak fikir özgürlüğü kapsamında ifade ettim”
Ne diyelim;
-Siz de haklısınız sayın Cumhurbaşkanı!...
***
NOT; CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu bu açıklamaya yanıt olarak “Dehşet veren itiraf” demekle yetinmişti…