“Politikacı susmasını bilmelidir, sonra düşünmesini bilmelidir ve ancak ondan sonra konuşmalıdır.” diyor, Henry Poincare.
…
Az ama yok değil.
Var ama çok değil.
Ülkenin gerçeği, toplumun beklentisi çuvala sığmaz mızrak misali.
Bir muhalif şarkısı, biraz iktidar yanlısı…
Her kesin derdi bir lokma ekmek tatlısı.
…
Vatandaşın derdi mi yok.
Siyasetçinin derdi daha çok.
Ama derdiyle dertlenene, artık pek bir güven de yok.
…
Vatandaş, ay sonunu nasıl getireceğini umut ederken,
Politikacı, harcadığını nasıl geri alacağını derin mi derin düşünür olmuş.
…
Sorsan hizmet aşkı…
Sormasan kendi aklı, haklı.
…
Hesap soranın vay haline!
Konuştukça harlanır, düşündükçe daralır, çamura bulanır, bunaldıkça bulanır.
Bir’e bin katarak, dili duruşu yanlanır.
…
Ama her şeye rağmen siyasetçi ölçülü, yalın ve samimi olmalı.
Her yaştan insana hitap ettiği gerçeği unutulmamalı.
…
Yalanı; yüksek perdeden söyleyince kimse inanmamalı.
İnanan varsa da, hanesine yazmalı.
…
Siz siz olun konuşulanlara aldanmayın.
Lakin sizi dinleyen çoluk çocuk var etrafta, kötü imaj yaymayın.
...
Politikacının dili de, halkın dili gibi olmalı.
Yeri geldiğinde vakur, bazen sessiz bazen de susmasını bilmeli.
Çünkü son söz, daima halkın olmalı.