Kamuoyunda sosyal medya yasası veya sansür yasası olarak bilinen kanun değişikliği meclis gündeminde. Tasarıyı henüz komisyondayken bu köşede irdelemiştik, ancak yaklaşan seçimler ve teklifin önemi sebebi ile tekrar değinmekte fayda var.
Kanun teklifi birçok düzenlemeyi içermekle birlikte, Türk Ceza Kanunu’na “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlığı altında yeni bir suç eklenmesini de öngörülüyor. Suç maddesi şu şekilde;
“Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.” düzenlemesine yer verilerek, anonim hesaplardan yapılan paylaşımlara daha da fazla ceza verilmesi öngörülüyor.
Kanuni düzenlemeye göre gerçek dışı bilgiyi paylaşmak tek başına suçun oluşması için yeterli değildir, halk arasında korku, panik ve endişe yaratmak amacıyla bilgi yayımı yapılması ve bu bilginin kamu barışını bozmaya elverişli olması gerekmektedir. Ancak düzenleme baştan aşağı öznel değerlendirmeler içeriyor. Benzer bir düzenleme halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunda da var ve öznel değerlendirmeler hep muhalifler aleyhine yapılıyor. Gülşen aylar önce söylediği bir söz sebebi ile tutuklanırken, Sezen Aksu için “dillerini keseceğiz, beyinlerine sıkacağız” ifadesini kullanan 15 Temmuz Şehitler ve Gaziler Platformu Başkanı Erol Bulut hakkında ifade özgürlüğü denilerek hiçbir işlem yapılmadı.
Burada akıllara şu soru gelmekte, bir bilginin gerçek olup olmadığını neye göre karar vereceğiz. Örneği TUİK enflasyon rakamı açıkladığından gerçek enflasyonun daha fazla olduğu ile ilgili haber veya paylaşım yapmak, Covid salgınında olduğu gibi resmi kurumlar çok daha düşük rakamlar açıklarken, gerçek rakamların çok daha yüksek olduğunu iddia etmek, ülkede gerçek mülteci sayısının daha fazla olduğunu iddia etmek ya da Sedat Peker’in açıklamalarını haber yapmak veya paylaşmak, kısacası resmi makamların açıkladığından farklı bir açıklama yapmak veya yapılan açıklamayı paylaşmak suç oluşturacak mı? 
Yaklaşan seçimlerle birlikte böyle bir kanuni düzenleme yapılması hem medyada hem de sosyal medyada başlatılacak cadı avına sebep olacaktır. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre Türkiye, 180 ülke içerisinde 149'uncu sırada yer almışken, sosyal medya paylaşımları sebebi ile halihazırda binlerce dava açılırken bu düzenleme ile  yeni binlerce dava açılacaktır.