Önümüzdeki Pazar ‘Anneler Gününü’ kutlayacağız. 
Anneler günü nedeniyle çeşitli etkinlikler yapılacak, mesajlar paylaşılacak.
Anneleri hayatta olanlar için keyifli, annelerini kaybetmiş olanlar için ise hüzün dolu bir gün olarak geçecek. 

“Evladını yitiren annelerin” ise böyle bir günde yaşadığı ‘iç sızısını’ tarif etmeye ne yazık ki olanak yok.
Ülkemizin güvenliği için canını feda eden şehitlerimizin, gazilerimizin anneleri
Demokratik hakkını kullandığı için haksız bir şekilde tutuklanarak kötü koşullarda cezaevinde tutsak olan gençlerin anneleri
Yenidoğan çetesinin mağduru olan anneler
SGK’dan günlük 8 bin TL alabilmek için bebeğini yoğun bakımda kaybeden ya da bebeği yaşam boyu kronik hasta haline gelen anneler
Eski kocaları ya da sevgilileri tarafından sokak ortasında öldürülen kadınların anneleri ve daha niceleri
Ne yazık ki Anneler Gününde çocuklarına sarılmak yerine ‘mezarlık ziyareti’ yaparak acılarını yaşamaya devam edecekler.

Derinleşen yoksulluk nedeniyle tencere kaynatamayan,
Okula giden çocuklarına öğle yemeği veremeyen anneler de büyük bir sıkıntı içindeler.
Ekonomik bağımsızlığı olmadığı için şiddet gördüğü halde boşanamayan kadınlar, 
Çaresiz bir şekilde çocukları için zorluklara katlanan anneler için de yaşam hiç kolay değil.
Diğer yandan ‘çalışan annelerin’ de sorunları çok.
Çoğu kez güvencesiz, kötü koşullarda çalışmak zorundalar.
Evin, işin baskısını en ağır şekilde yaşıyorlar.
Ayrıca kadınların ‘kaç çocuk sahip olacağı’
‘Hangi yöntemle doğum yapacağı’ konusunda bile siyasi baskı yapılan talihsiz günlerden geçiyoruz.

Ülkemizin bir gerçekliği olan ‘çocuk yaşta evlendirilen’ ve kendi çocukluğunu yaşayamadan anne olan kızlarımızın durumunu ise anlatmaya sözcükler yeterli değil.
Küçük yaştan itibaren cinsel tacize maruz kalan ‘çocuk annelerin’ yaşadıkları karşısında boğazımızın düğümlenmemesi mümkün mü?
Diğer yandan tarlada, bahçede boğaz tokluğuna çalışan en zor koşullarda çocuklarını büyüten ‘tarım emekçisi’ anneler de hatırlanmayı hak ediyor.   

Ailenin ve toplumun temelini oluşturan ‘annelerin’ sorumlulukları elbette ki çok büyük.
Annelerden ‘sağlıklı nesiller’ yetiştirmeleri bekleniyor.
Oysaki kadınların toplum içindeki rolleri her geçen gün daraltılmaya çalışılıyor.
Ekonomik ve sosyal baskılar kadınları bunaltmaya devam ediyor.
‘Kadın’ ve ‘annelik’ üzerinden siyaset yapmayı benimseyen anlayışın temsilcisi olan Sağlık Bakanı “Eğer çocuğunuz yoksa aile olamıyorsunuz’ diyecek kadar ileriye gidebiliyor.
‘Çocuk sahibi olamayan’ insanlara saygısızlık etmekte sınır tanımıyor.
Bu noktada sadece doğum yapmakla ‘anne olunmadığını’ da not düşmek gerekli.
Fiziki olarak anne olmadığı halde yüreğindeki anne sevgisiyle çocuklara sevgi ve şefkat gösteren maddi ve manevi destekleriyle binlerce çocuğun yolunu açan özverili anneler olduğu da unutulmamalı. 

Söylenecek çok söz var kuşkusuz ama noktalayalım.
Anneler ve “Yüreğinde anne sevgisini yaşatan” herkesin Anneler Günü kutlu olsun.