Geçtiğimiz hafta aldığımız üzücü bir haberle Altan Öymen’i kaybettiğimizi öğrendik.
Altan Öymen, saygın bir gazeteci-yazar olmasının yanında, siyasi kimliği ile de büyük izler bırakarak aramızdan ayrıldı.
Yaşamının son anına kadar üretmekten, yazmaktan, güncel olayları izlemekten vazgeçmedi.
Hasta yatağında bile, önceki genel başkanlarla birlikte CHP’deki “kurultay tartışmalarına” yönelik hazırlanan bildiriye katkı verdi.
Benim Altan Öymen ile tanışmam ise 1999 yılı Eylül ayında oldu.
Kendisiyle, İl Başkanı olarak göreve başlamadan önce, o dönem Genel Sekreter Yardımcısı olan Yiğit Gülöksüz’le birlikte makam odasında tanıştım.
Son derece kibar, güler yüzlü bir karşılama olduğunu bugün gibi hatırlıyorum.
İl Başkanı olarak göreve başladıktan sonra, daha sık bir araya gelme fırsatım oldu.
Bu süreçte, Meclis dışında kalan CHP’nin iç yapısının düzeltilmesi ve halkın tekrar güvenini kazanmayı hedefleyen projeler üzerinde çalışıldı.
Başarılı geçen “Halkla Birlikte Çözüm Projesi” ile Türkiye’nin her yerinde, bölgesel bazda “halk buluşmaları” yapıldı.
…
Altan Öymen, parti içindeki farklı grupların temsilcilerinin yer aldığı MYK ve Parti Meclisi ile çalışmakta güçlük yaşadı.
Altan Öymen ve ekibi, devraldıkları moral olarak çökmüş olan partiyi toparlamak için projelerle uğraşırken, diğer yandan “sağlıksız üye yapısı” ile ilgili de önemli bir çalışmaya imza attı.
Bu kapsamda bütün üyelikler sıfırlandı.
Bu, çok önemli bir girişimdi.
Parti içinde bazı çevrelerin direnci ile karşılaşılmasına karşın, bütün üye kayıtları silinerek yeni kayıt süreci başlatıldı.
…
15 ay görevde kalan Altan Öymen ile her ay düzenlenen il başkanları toplantılarında birlikte olduk.
Bazen yurt dışından konukların da geldiği bilgilendirme toplantıları çok ufuk açıcıydı.
O dönem haftalık “Ekonomi Masası Bülteni” çıkarıldı.
“Parti içi eğitim” en önemli çalışma alanlarından biriydi.
Altan Öymen, sabırla herkesi dinler, notlar alır, toplantıların sonuna kadar kalırdı.
Tartışmalı toplantılarda da eleştirilere tek tek yanıt verirdi.
Partide önemli çalışmalar yapılmaya, örgütler toparlanmaya çalışılırken, Genel Başkan Merkez Yönetim Kurulu’nda karar çıkartamıyordu.
Parti içi grupların sekter tutumu nedeniyle, Genel Başkan ve yakın ekibi çalışamaz hale geldi.
Gelinen noktada, Altan Öymen, tüzüğün kendisine verdiği yetkiyi kullanarak Olağanüstü Kurultay kararı aldı.
30 Eylül 2000 tarihinde yapılan kurultayda, Deniz Baykal döneminde seçilen kurultay delegelerinin “kendisine destek vereceğini” düşünerek Genel Başkanlığa aday oldu.
İl başkanları olarak çeşitli toplantılarda bu konudaki zorluğu ortaya koyarak görüşlerimizi ifade ettik.
Ancak kurultayı toplamakta kararlıydı, kurultayda seçimi kaybetti ve Deniz Baykal yeniden Genel Başkan seçildi.
Eğitimler, üye profilinin sağlıklı biçimde yenilenmesi gibi önemli çalışmalar ne yazık ki geride kaldı.
…
Altan Öymen ile Genel Başkanlıktan ayrıldıktan sonra da bağlantımız kopmadı.
Ben İstanbul’a gittiğimde ya da kendisi Eskişehir’e geldiğinde görüş alışverişinde bulunurduk.
En son Eskişehir’deki Kitap Fuarı’nda sohbet etme fırsatımız olmuştu.
Siyasette kendisinden çok şey öğrendim.
Karşılaştığımız sorunlarla ilgili çeşitli sorular sorarak konuyu analiz eder, ayrıntıları anlamaya çalışırdı.
…
Genel Başkanlıktan ayrıldıktan sonraki yıllarda yayınladığı kitaplarından da çok yararlandım.
Kendi kişisel yaşam öyküsünü anlatırken, dönemin siyasi ve toplumsal olaylarını gazeteci titizliğiyle kitaplarına taşıdı.
“Bir Dönem Bir Çocuk”, “Öfkeli Yıllar” ve diğer kitapları, siyasi tarihimizi öğrenmek isteyenler için temel başvuru kaynağı niteliğinde yapıtlar haline geldi.
Köşe yazılarında da, baskıya girmesine dakikalar kala bile yardımcısına telefonla bazı düzeltmeler yaptırdığına tanık olmuştum.
…
Siyasi nezaketi ve çalışkanlığı ile hepimize örnek olan Sayın Altan Öymen’i; gazeteci, yazar ve CHP’nin yılmaz bir savunucusu olarak hiç unutmayacağız.