Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline dönüşen savaşın ekonomik yükü aslında sadece Türkiye’yi değil tüm dünyayı tehdit ediyor. İki ülkenin de savaş ekonomisine geçişi, ekonomik yaptırımlar, Rusya’daki mevduat kontrollerinin dünya ekonomisine büyük etkileri olacak. Rusya ve Ukrayna ile olan yoğun ekonomik ilişkileri sebebiyle savaştan bu iki ülkeden sonra ekonomisi en çok etkilenecek ülkelerden biri de Türkiye.
Türkiye olarak yılda iki buçuk milyon Ukrayna ve yedi milyon Rus vatandaşı turisti ülkemizde ağırlıyoruz. Bu iki ülkeden de gelecek turist sayısının savaş ekonomisi sebebi ile bu yıl oldukça azalacağını ön görebiliriz. 
Savaş her ne kadar Ukrayna topraklarında gerçekleşse de, Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımlar sebebi ile Rusya ekonomisi şimdiden derinden etkilenmiş durumda ve biz Rusya ile 35 milyar dolarlık ticaret hacmine sahibiz. Rusya ve Ukrayna'ya meyve-sebze, otomobil yedek parçası, otomobil, tekstil ve rafine petrol ürünleri satıyoruz. Bu satışlarda azalma nedeniyle ticaret hacminin azalacağı ön görülebilir.
Savaşın Türkiye’ye zararı ihracatın azalmasıyla sınırlı kalmayabilir. Rusya ve Ukrayna’dan ciddi miktarda tahıl, Rusya’dan ciddi miktarda doğalgaz ithal ediyoruz. Savaş sebebi ile doğalgaz ve doğalgaza bağlı enerji fiyatlarında da yükseliş yaşanabilir.
Türkiye kendi içerisindeki ekonomik problemleri ve kurdaki belirsizlik sebebi ile dışarıdaki gelişmelerden birçok ülkeye göre çok daha fazla etkileniyor. Savaşın uzun sürmesi veya yayılması bizim için büyük bir tehdit. Tüm bu tehlikelerle birlikte Avrupa’nın Rusya gazına olan bağlılığını azaltmak için Azerbaycan ve İran Doğalgaz kaynaklarına yönelmesi, bu sebeple Türkiye’deki enerji hatlarının artan jeopolitik önemi ve arttırılabilir hacmiyle ekonomimize gelir sağlaması mümkün. Türkiye yine tarımı canlandırıp, Rusya yerine Avrupa’nın tahıl ambarı görevini üstlenerek ekonomik kazanımını arttırabilir.
Savaş ve ekonomiden bahsetmişken kanal İstanbul projesinden bahsetmemek olmaz. Bu proje hali hazırda yapılmış olsaydı, hem yine döviz ile ödeyemeyeceğimiz borçlar altına girilecek, hem de Montrö Sözleşmesi tartışmaya açılmış olacaktı. Büyük ihtimal ile Türkiye aktif bir şekilde bu savaşın tarafı haline gelmek zorunda kalacaktı. Böylelikle hem ekonomik olarak çok daha fazla etkilenecek hem de Türkiye’nin içerisinde olduğu bir çatışma ihtimali doğmuş olacaktı.
Savaşlar ölüm, korku ve sefaletten başka bir şey getirmezler. Her savaşta olduğu gibi yine, en ağır faturayı halklar ödüyorlar. Savaşın bir an önce son bulması en büyük temennimiz.