“Şehirler şairin hayallerinden inşa edilir.” diyor, Marty Rubin.

Şehirler; bilgi ve adalet arayışının sürekli takip edildiği aynı zamanda gerçeğin sadakatle ve korkusuzca ortaya çıktığı yerlerdir.

Biraz eski biraz da yenidir.

Bir yanı fakir diğer yanı zengindir,

Kimi bahçeli tek katlı, diğeri çok katlı alansızdır.

Gürültüsü suskun saatlerin bekçisi, sükuneti sabah telaşının habercisidir.

Çarşısı kalabalık, uzağı ısızdır.

Geçmişi geleceğe taşıyan boyalı pencerelerinde rengarenk çiçekleri,

Taş duvarlarla örülmüş daracık sokakları,

Bir yanı karanlık bir yanı aydınlık…

Kısacası, yaşamın tüm hızıyla sürdüğü yerlerdir.

Bu şehir, ne büyük ne de küçüktür ama ikiye bölünmüş iki yakalı suyun geçtiği adı eski tadı yenidir.

İnsanı doğal, parkları yeşil, doğası geniş, evleri eski, yeşili boldur.

Gezeni çok karışanı azdır.

Bu şehir bizim yani hepimizin.

Bu şehrin estetiği, mimarisi, planlamasında biraz eksik birazda fazlalık vardır.

…………………..................................

Mesela son 40 yılda üst üste yapılmış beton yığınlar…

Dip dibe açılmış, eğri büğrü sokaklar, caddeler, parklar, evler, alanlar bu şehrin güzelliğine küskün kalmışlardır.

Caddesi araba dolmuş, toprağı taşımaz, çirkinlik abidesi binlerce beton bina yapılmış.

Bitişik, sıkış tıkış gün görmemiş, bir yanı kapalı on binlerce ev olmuş.

İçine ise yüz binlerce insan dolmuş.

Bu şehrin geleceği için geçen ay sandık konulmuş.

Eski yüreği güzel başkanlar uğurlanmış.

Yeni başkanlar seçilmiş.

Tüm Şehri yeni bir heyecan sarmış.

Sözler alınmış, sözler verilmiş…

Şimdi yeniden ayağa kalkma zamanı denilmiş.

Mevzu bildiğiniz gibi, şehir kalabalık ve insanlar yalnız.

İnsanlar da şehirler gibi bir bütün düşünülmüş.

Biraz estetik biraz izan, bak bu şehir, şairin hayalindeki gibi…

Yeni dönemde atılacak adımlarla ve alınacak yeni kararlarla, yaşanabilir bir kentin mimarı, mühendisi, müteahhidi ve yönetimiyle, güvenle yeniden inşa edileceğine inancımız tanıktır.