Geniş bir alanı kaplayan ve uzun süre söndürülemeyen orman yangınlarının ardından bu kez de Batı Karadenizde meydana gelen sel felaketi nedeniyle büyük bir üzüntü içindeyiz.
Yeterli önlem alınmadığı için yıkıcı sonuçları olan doğal felaketlerin yarattığı hüznü yaşadığımız sırada bu kez de Afganistan’dan gelen haberlerle sarsıldık.
Türkiye’nin resmi olarak terör örgütü listesinde gördüğü Taliban, Afganistan’da yönetimi ele geçirdi.
Ne yazık ki “Taliban zihniyeti” yıllar sonra tekrar iş başına geldi.
Bölgeden gelen ilk görüntülerden de kolaylıkla anlaşılacağı gibi Taliban barbarlığının yeniden ülkeye hakim olacağını tahmin etmek güç değil.
Önümüzdeki günlerde Taliban’ın kadınlara, çocuklara yaşattığı acılar katlanarak artacak.
Afganistan’daki kadınların kısıtlı da olsa 20 yıllık mücadele ile kazandıkları özgürlükleri yok olacak.
“Taliban’a köle olmaktansa intihar etmeyi daha onurlu bulan” onlarca kadının ölüm haberleri ajanslara düşüyor.
“Hem kadınsınız, hem çalışıyorsunuz” suçlamasıyla her türlü cezaya maruz kalan kadınları gerçekten de çok zor günler bekliyor.
Kadınlar sadece korku değil, öfke ve çaresizlik içinde kıvranıyor, uluslararası toplumun desteğini talep ediyor.

Önceki yıllarda Taliban vahşetinden kaçarak Türkiye’ye yerleşen Afgan kadınların yaşadıklarını okuyunca kaygıların ne kadar yerinde olduğu çok daha iyi anlaşılıyor.
Baskılar ve yasaklar nedeniyle ara vererek de olsa bir şekilde eğitimini tamamlayabilen ve ülkelerinden kaçmak zorunda kalan Afgan kadınlar, “Kimse Taliban’ın kadınlara zulmetmeyeceğine ilişkin sözlerine inanmasın” diyor.
Türkiye’deki Taliban hayranlarına o kadınların korku dolu haykırışını tekrar duyurmak gerekli.
Diğer yandan, böylesine bir vahşet tablosu ortadayken Taliban’ı, emperyalist güçlere karşı zafer kazanmış, milli mücadele kahramanı gibi gösterenlere ise ‘akıl sağlığı’ dilemekten başka yapacak bir şey yok.

Kabil’de Taliban zulmünden kaçabilmek için havalanan uçağa sarılan ve devamında düşerek yaşamını yitirenlerin görüntüleri hiç bir zaman unutulmayacak. 
Taliban’ın yarattığı korku düzenine rağmen “Haklarımızı istiyoruz” diyerek sokağa çıkan, ellerinde yazılı kağıtlarla eylem yapan Afgan kadınlar da cesur çıkışlarıyla hatırlanacak.
Taliban yönetiminde kadınlar burka içinde, eğitimden, çalışma hayatından alıkonularak, gerici zihniyeti temsil eden erkeklerin insafına terk edilerek yaşamını sürdürecek.
18 yaşına bile gelemeden hatta 10 yaşında evlendirilecek, taciz ve tecavüz mağduru olmaya devam edecek.

Dünya genelinde pandemi döneminde kadın hakları ile ilgili yaşanan olumsuzluklardan sonra Afganistan’da iş başına gelen çağ dışı yönetim nedeniyle kadın hakları mücadelesinde tam bir gerileme dönemine giriliyor.
İslami yönetim anlayışının hakim olduğu İran, Suudi Arabistan gibi ülkelerde kadınların büyük mücadeleler sonrası elde edebildiği çok küçük ilerlemeler ortadayken Afganistan’daki tablo çok endişe verici.
Kadın hakları, çocuk hakları, insan hakları askıya alınmış durumda. 
“Allah adına yapılan şiddet eylemleri” islam diniyle nasıl bağdaştırılıyor, anlamak mümkün değil.
Diğer yandan çok katı bir şekilde islami yönetimi benimseyenlerin dinen en büyük yasaklardan olan uyuşturucu konusundaki dünya genelindeki trafiği yönetmesi nasıl açıklanabilir, ayrı bir tartışma konusu.  
Kadınlara her tür zulmü layık gören, sokak ortasında binlerce kişinin önünde kadınları taşlayan, kırbaçlayan erkekler, annelerinin de bir kadın olduğunu hiç hatırlamaz mı?

Söylenecek çok söz var elbette ama büyük önder Atatürk’ün açtığı aydınlık yolda haklarına sahip çıkma mücadelesi veren çağdaş Türk kadınları olarak, Afganistan’daki çaresizliği yaşayan kadınlar ve çocuklarla dayanışma içinde olmayı sürdüreceğiz.
İçimizdeki Taliban hayranlarına ise çok beğendikleri Afganistan’a yerleşmelerini önerebiliriz.