Fıkrayı büyük ihtimal biliyorsunuz…
Temel Tıp Fakültesi’nden yeni mezun olur.
Diplomayı alır almaz taze bir doktor olarak memleketi Trabzon’a, üstelik evinin olduğu mahalleye hekim olarak atanır.
Heyecanla gider evine…
Zira ilk muayene edeceği hasta çok önemlidir.
***
Evde heyecanla yarının olmasını ve ilk hastasını muayene edeceğini hayal ederken birden kapı çalar.
Gelen komşuları Fadime teyzedir.
-“Uşağım ne olur şu Dursun amcana bir bak. İki gündür hasta yazık” der.
İlk hastasının komşusu olmasının hayal kırıklığıyla çaresiz gider komşu evine ve başlar Dursun amca ile konuşmaya;
***
-Dursun amca neyin var?
-İshal oldum galiba. Motor hiç durmuyor.
Bunun üzerine sevinir Temel. Ne de olsa ilk hastası  bir ilaçla tedavi edilecek bir rahatsızlık.
Ama gel gör ki, ishali kesecek olan ve çok iyi bildiği ilacın ismi bir türlü aklına gelmez…
Çantasını karıştırırken bir sakinleştirici ilaç olan Xanax’ı bulur…
“nasıl olsa eve gidince ishal ilacının ismini hatırlarım” diye düşünüp, sakinleştiriciyi de Dursun Amca’ya içmesi için verip, “ben yarın yine kontrole geleceğim” diyerek evden ayrılır.
Böylece vaziyeti idare eder kendince.
***
Eve gelir gelmez Temel’in aklına ismini hatırlayamadığı ilacın adı gelir ama “yarın gider bakarım” diye düşünerek, tekrar komşuya gitmeye üşenir.
Yarın olduğunda doğruca gider komşu evine…
Dursun amca’nın kahvede olduğunu karısından öğrenince de kahvenin yolunu tutar.
Kahveye geldiğinde bir de bakar ki, Dursun amca masada arkadaşlarıyla oyun oynuyor…
Yanına gider, kulağına eğilir ve usulca:
“Dursun Amca nasılsın? Nasıl oldun?”
Dursun Amca cevap verir…
-“Valla uşağım. Belime kadar b.. içindeyim  ama  bu durumu artık pek de kafama takmıyorum”
***

Şimdi…
Bir yanda rakamlarla bozuk olduğu ortada olan bir ülke ekonomisi…
Diğer tarafta, son derece zengin bir ülkeymiş gibi yapılan tatiller, artan fiyatlara ve salgına  rağmen tıklım tıklım dolan tatil beldeleri ve mekânlar…
***
Bu durumun iki açıklaması olabilir…
Ya ekonomi bizim de zannettiğimiz ve söylediğimiz gibi kötü değil…
Ya da; yukarıdaki fıkra misali artık Kimse kafasına takmıyor ve “Nasıl olsa bu gelirle ne ev-araba almamız nede tasarruf yapmamız mümkün. O yüzden var olan parayı yiyebildiğimiz kadar yiyelim. Bundan sonra da ne olacaksa olsun. Battı balık yan gider!” diye düşünüyor…
***
Umarız ekonomi söylendiği kadar iyidir ve bu konuda biz yanlış düşünüyoruzdur…
Fakat…
Vaziyet bizim düşündüğümüz gibiyse, artık o kafaya takmadığımız durumun kokusu yakında etrafa fena şekilde yayılmaya başlayacak sanki…

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

İYİ DE AK PARTİ’Yİ İKTİDARDAN KİM İNDİRECEK?

AK Parti’nin iktidardan gitmesini isteyenler var…
Ancak…
“AK Parti iktidardan gitsin” diyenlerin “Yerine şu gelsin” dedikleri bir parti yok ortada!
***
Örneğin:
AK Parti’nin iktidardan gitmesini isteyenler aynı zamanda “Bu CHP’ye oy verilmez. Bu CHP’den bir şey olmaz” diyorlar…
*** 
CHP içinden çıkan Muharrem İnce’ye, MHP ve İYİ Parti içinden çıkıp parti kurmaya kalktığı için Ümit Özdağ’a demediğini bırakmıyorlar…
***
İYİ Parti’yi sağda olduğu ve MHP’den farkı olmadığı için, HDP’yi Kürtçü ve terörle bağlantısı olduğu  olduğu için istemiyorlar.
***
Diğer partilerin uvertür olduğunu düşünüp, dikkate dahi almıyor “Hiç şansları yok” falan diyorlar.
***
AK Parti’den ayrılıp parti kuran Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan’ı ciddiye dahi almıyorlar…
***
Eskiden AK Partili olup şimdi AK Parti’yi eleştirenlere ateş püskürüyorlar.
***
İnsan doğrusu merak ediyor…
AK Parti’nin iktidardan gitmesini isteyenler, AK partiyi iktidardan kimin indirmesini bekliyorlar?
AKP-21
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

BAKIN BU BÜYÜK SIKINTI YARATACAK…
Okullar yeni eğitim öğretim yılına başladı…
Her yıl olduğu gibi yeni eğitim dönemi sorunlarla başladı.
Fakat…
Bu yeni eğitim döneminde değişik bir sorun sıkça gelmeye başladı.
Sözünü ettiğimiz sorun mülteci ailelerin çocuklarıyla ilgili.
Bazı sınıflarda sınıf mevcudunun çoğunluğunu Afgan diğer ülke mültecilerin çocukları oluşturmuş.
Belli ki sıkıntı yaratmayacak bir dağılım yapılmamış.
Öyle ki 24-25 kişilik sınıflarda 8-9 Türk öğrencinin olduğu sınıflar oluşmuş.
Bu durum haliyle Türk öğrencilerin ailelerini fena halde endişelendirmiş.
Öte yandan.
Aynı durum öğretmenleri de zora sokmuş.
Zira…
Yabancı öğrencilere ders anlatmaları on kat zorlaşmış.
Öğretmenler “Ya yabancı öğrencilerin dersi anlaması için uğraş vereceğiz bu da Türk öğrencilerin öğrenmesini geciktirecek, ya da yabancı öğrencilerin dersi anlaması için uğraşmayıp, sadece Türk öğrencilere göre ders anlatacağız, bu sefer onlar öğrenemeyecek. Her iki halde de sıkıntı yaşanacak” diyorlarmış…
Yukarıda da söylediğimiz gibi yaşanan sıkıntıdan çok fazla yakınma almaya başladık.
Görünen o ki, bu duruma kısa süre içinde bir çözüm getirilemez ise sıkıntı önümüzdeki süreçte hiç çözülemez bir duruma gelecek ve sonuçta bu sıkıntılı durum aynı sınıfta okuyan hem Türk hem de yabancı öğrencilerin eğitimlerini olumsuz şekilde etkileyecek…
Bizden söylemesi…
ÖĞRENCİ-3
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,