Bebekler uyuyarak büyürken, ülkeler uyuyarak ölürmüş. Uyku önemli problem, saatinde sağlam ve yeterli bir uyku sizi ertesi gün dinç zinde ve sağlıklı tutar. Düşünceniz berraklaşır, kafanız çalışır, problemlerinizi çözersiniz. Sürekli uyku halinde gözleriniz yarı açık yarı kapalı kalırsanız, hayatınızı çalarlar fakına varmazsınız. Tam tersi durumda bir de uyku tutmazsa, koyun saymaya başladınız mı yine anı şey, yaşamınızı allak bullak olur. İyi yönetilen ülkelerde kötüler uyuyamaz, kötüleşen ülkelerde ise iyileri asla uyku tutmaz. Velhasıl, “uyuyan milyonlar” uyanmadan, iyiler asla rahatça uyuyamayacak. Yöneticiler tarafından ahmaklaştırılan bir toplumun uykusu derindir, uzun sürecektir. Sokaktan, fabrikalardan, okuldan yani yaşamdan kovulan akıl sonunda zihinden de kovulacak, ahmaklaştırmanın ardından çökertme gelecektir…
Bilindiği gibi Goya’nın 1799 yılında çizdiği meşhur gravürünün adı “aklın uykusu canavarlar yaratır” dır. Aklımızı kullanmazsak, uykuya yatırırsak, kiraya verirsek ne olur? Karanlıkta kalırız. Aydınlanmanın özü de aklı kullanmaktan geçmiyor mu zaten? Goya’ya göre her karanlığın ve zorba düzenin kullandığı korkutma ve yıldırma politikalarından dolayı akıllarını uykuya yatırmış İspanyollar kendi canavarlarını da üretmişlerdi. Ressam Francisco Goya gravüründe kendisini çizim/resim yaparken uyuyakalmış, kâbus görürken resmetmişti. Kabusunda gördüğü yaratıklar ise o dönemin İspanyol halkını temsil ediyordu; çıldırmış, yozlaşmış ve alay edilen bir halk. Akıl uyuyunca karanlıktan, kuytulardan canavarlar çıkar. Resimde baykuş ahmaklığı, yarasa cehaleti temsil ediyordu.  Masum kedinin bakışı bile korkutucu geliyordu insana. Çünkü canavarlar korkutmak, susturmak, sindirmek için yaratılmıştır. Aklın uykusundan uyananlar, “var olma” savaşımı verdiklerini bilirler. Yalanların, gericiliğin, cehaletin, akılsızlığın üzerine kurulu düzenin er geç sona ereceğini anlamak lazım. Yaratılan uygarlık tarihten silinmezse eğer, hiçbir çökertme ilelebet sürmez…