Etin kilosu 800 lira, 200 gram et pişip önünüze konuluyor, fiyatı 900-1000 lira.
Yumurtanın tanesi en pahalı yerde 6-7 lira, iki yumurta ile bir domates karıştırılıp, bir tabağa menemen olarak geliyor, fiyatı en az 140 lira...
***
İçinde 8 tane olan bir fincan takımı alıyorsunuz ki, yapımında emek var, pazarlaması var, ambalajlanması var, işçilik ücreti var, vergisi var, var da var; fiyatı 300 lira. Aynı fincanda önünüze iki kahve getiriyorlar, ödediğiniz para 200 lirayı geçiyor.
***
Pişirilen tavuğun suyunun içine bir avuç şehriye atılmış. Önünüze tavuk suyu çorbası olarak geliyor, verdiğiniz para en az 120-130 lira.
***
Berbere gidiyorsunuz, en az isteyen 500 lira alıyor.
Araba yıkatsanız en az vereceğiniz para 700-800 lira...
***
İki poğaça bir çaya 100 lira hesap çıkıyor.
İki külah dondurma olmuş 120 lira...
***
500-600 liraya tişört, 3-4 bin liraya spor ayakkabısı mı olur?
En ucuz, bütçemizi sarsmayan tüketim alışkanlıklarımızın tamamı artık ulaşılmaz ve lüks olmuş...
***
Ortada resmen saçma sapan bir fiyatlama anarşisi yaşanıyor.
Yönetenler belki hala farkında değil ama bu saçma sapan fiyatlar ile gelinen bu ortam, herkesin içten içe dişlerini gıcırdatmasına neden oluyor ki, bu durum yönetenlerin geleceğinin hiç de parlak olmadığını gösteriyor...
GERÇEK GAZETECİLER ELEŞTİRMENİN BİR YOLUNU MUTLAKA BULUR...
1950’lerin ikinci yarısı basının kara yılları. Gazeteciler sık sık tutuklanıyor, haberlere ağır sansür geliyor; olmadı, iktidarın işine gelmeyen haberler, sıkı sansürden dolayı, son anda sayfalardan çıkartılıyor.
Çıkartılıyor da, o boş yer nasıl dolacak?
***
İşte, öyle bir günde...
22 Nisan 1960 günü Sakarya gazetesinde manşetteki haber son anda sansüre uğruyor, haber çıkartılıyor. Gazete ne yapıyor?..
İşte ne yapıldığını, geçenlerde Basın Konseyi'nin 37. kuruluş yıl dönümü yemeğine davet edilen ve o yıllarda Sakarya Gazetesi'nde çalışan Yılmaz Büyükerşen anlatmış:
“Artık iyice bunalmıştık, yine emirle çıkartılan haberin yerine, bir çözüm bulduk.
Patlıcan dolması nasıl yapılır, diye manşet attık. Altına da, mideyi rahatsız etmemesi için patlıcanların iyi seçilmesi lazımdır, diyerek yemek tarifini ekledik.”
Patlıcan dolması Sakarya Gazetesi'nde altı sütuna manşet olmuş!..
Büyük ses getirmiş manşet...
Sakarya satış rekorları kırmış.
Gösterilen ilgi patlıcan dolmasının nasıl yapılacağını öğrenmeye değilmiş elbette...
Tam tersine , yemek tarifi üzerinden baskı ve sansüre yönelik üstü kapalı, suç teşkil etmeyen ve Tİ'ye alınmış olmasınaymış...
***
Yukarıda aktardığımız diyaloğu okuyunca aklımıza Güney Amerika'da bulunan bir ülkede, demokrasi vaadi ile iktidara gelen bir diktatörün karşı karşıya kaldığı durum geldi aklımıza...
Diktatör, göreve geldikten bir süre sonra bütün basını ya satın almış ya baskıyla susturmuş.
Sadece üç gazete kalmış gerçekleri yazabilen. Ortalık yangın yerine döndüğü halde bu üç gazete dışında en ufak eleştiri yapan yokmuş.
Son olarak o üç gazeteye haber göndermiş diktatör ve "Yarın da beni eleştirirseniz hepinizi tutuklatırım!" demiş.
***
Ertesi gün gazeteleri merakla incelemiş.
Üçünün de manşetinde karikatürler varmış.
Birinin manşetinde, ağlayan kirli pasaklı bir çocuk karikatürü, ikinciye bakmış, manşetinde, bir yangın karikatürü ve üçüncüde de bir genelev karikatürü...
***
Bir anlam verememiş diktatör ve başdanışmanını çağırıp bunların ne anlama geldiğini sormuş.
Danışman, " Sanırım çok organize bir durumla karşı karşıyayız efendim!" demiş ve gazetelerin sırasını değiştirip, yangın karikatürünü başa, genelevi ikinci sıraya, pasaklı çocuğu da üçüncü sıraya koyduktan sonra konuşmayı sürdürmüş, " üç gazeteyi bir arada inceleyince mesaj çok açık ; ‘Yaktın bizi o........ diyorlar’ efendim”
***
Evet, bir ülkede gerçek basın mensupları varsa, onlar eleştirmenin bir yolunu mutlaka bulur.
Gerçek basın yoksa zaten o ülkede demokrasiden bahsedilemez.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde özgür basın vardır…
Demokrasinin olmadığı ülkelerde ise resmi ya da yarı resmi devlet ajansları…
İYİ İŞ ÇIKARTIYORLAR...
İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Gürol Yer ve yönetimi...
Her hafta bir konuyu Eskişehir gündemine taşıyor...
Gündeme taşıdığı konuların tamamı Eskişehir ve Odunpazarı ilçesini ilgilendiren konular.
Dahası...
Gündeme taşıdığı konular, toplum içinde rahatsızlık ve mağduriyet yaratan konular...
Rahatsızlık ve mağduriyet yaratan konularla ilgili zaman zaman iktidarı ve kurumlarını, zaman zaman da belediyeleri uyarıyor.
Eleştirmeyi daha çok benimsediğimiz için çoğu zaman takdir özürlü olduğumuzu biliyoruz.
Ama bu defa bir istisnada bulunalım...
İYİ Parti'nin Odunpazarı ilçesi, her hafta şehrin gündemine taşıdığı konularla iyi iş çıkartıyor...