Yönetenler övgüyü çok sever...
Alkışın sesine acayip bayılır...
Takdir edildikçe yüzlerinde güller açar...
***
Çoğu zaman, yapılan övgülerin gerçek olmadığına dair hissettikleri iç sesleri bile kendisini o sanal gerçeklikten uyandıramaz.
Zira...
O yöneticilerin çevresinde konuşlanmış, görevleri de gerçekle yüz yüze gelmemesini sağlamak olan bir takım insanlar vardır.
***
Kiminin maddi, kiminin beklenti, kiminin ise gelecek hesabı olan bu insanlar; övgüler düzmek, avuçları patlayıncaya kadar alkışlamak ve takdir etmek için fırsat kollayan insanlardır aslında.
***
Öyle bir alıştırırlar ki yönetenleri; pohpohlama işinde de öylesine ustalaşmışlardır ki, övgülerinin her zaman fazlası var, eksiği yoktur!
Yönetenler de öyle bir alışır ki bu duruma, her biri kendisini adeta başrol oyuncusu sanır.
Yıkama yağlama işini öylesine ustaca yaparlar ki, yönetenler bir süre sonra kendi aynasının karşısına geçip, kendisini kendisinin kahramanı ilan eder!
***
Yönetenler bu durumdan asla rahatsız olmaz.
Bir süre sonra övgü de, alkış da, takdir de resmen otomatiğe bağlanır.
Kendisi mükemmellik havuzuna atılmıştır bir kere.
O havuzun içinde tenkit küfür gibi gelir yönetene...
Eleştiri de yapılabilecek en büyük hadsizliktir.
***
Halbuki; kurum kültürü, yöneticinin övgü ve alkışla beslenmesiyle kurulmaz.
Kurum kültürü ancak, yöneticinin eksiklerini görüp duyabildiğinde, eleştirileri susturmayıp aksine teşvik ettiğinde, hatalar yüzleşme alanı bulduğunda oluşur.
***
Ama gelin görün ki, hiçbir yöneten:
“Beni övmeyin, beni alkışlamayın. Ben zaten söz verdiğim, yapılması gereken işleri yapıyorum. Siz benim daha başarılı olup, daha faydalı işler yapmamı istiyorsanız beni eleştirin. Yapmadıklarımı, yapamadıklarımı yüzüme vurun” demiyor...
***
Bu denilmedikçe, güzelleyenlerin güzellemeleri de, yönetenin kendine olan hayranlığı da arttıkça artıyor.
Sonra her bir yönetici, her şeyin kendisiyle başladığını ve kendisiyle de sona ereceğini sanıyor!
ASLINDA NASIL GELDİLERSE ÖYLE GİDİYORLAR...
Siyaset ile uğraşanların hepsi bilir bu sözü.
Politikanın da başkenti Ankara olduğu için bu söz adeta bir “Ankara Atasözü” haline gelmiştir.
“Nasıl geldiysen öyle gidersin”
Sözün anlamı çok açıktır.
Mağduriyetle gelen mağduriyetle gider mesela.
İhanetle gelenin gidişi de ihanetle olur.
Hak etmediğiniz bir göreve geldiyseniz, gidişiniz de haksızlıkla olmuştur.
Torpille bir koltuğa oturduysanız, başkasına yapılan bir torpille o koltuktan kaldırılırsınız.
Birçok örneği vardır bu sözünü ettiğimiz atasözünün…
***
Hatırlayın…
Demirel partinin başına geçtiğinde, Celal Bayar, “Tapulu arazimize gecekondu yapıyorlar” demişti. Hâlbuki kendisi de aynı yöntemle gelmişti.
Sonra Süleyman Demirel yasaklıyken, Turgut Özal yaptı ona aynısını...
Özal Cumhurbaşkanı oldu, sözünü dinlemeyen Mesut Yılmaz’ı ihanetle suçladı.
Necmettin Erbakan, Recep Tayyip Erdoğan’ı…
Süleyman Demirel, Tansu Çiller’i…
Bülent Ecevit, Hüsamettin Özkan’ı yine aynı şekilde ihanet etmekle suçladılar.
***
Sonuç olarak…
Nasıl geldilerse öyle gittiler.
Kendi yaptıklarını, bir başkasından; hem de en yakınlarında olan, işaret ettikleri insanlardan gördüler.
O yüzden…
Bugün görevde olanları yarın görevden ayrılmış bir şekilde görürseniz, önce o göreve nasıl geldiklerine bir bakın…
Büyük ihtimalle…
Geldikleri gibi gittiklerini anlayacaksınız…
BENZERİ BİR UYGULAMA BİZE DE LAZIM
İnternette gezinirken önüme düştü video.
Midyat Belediyesi günler öncesinden uyarılar yapmaya başlamış.
Yaya yolları üzerinde bulunan esnafların koyduğu tanıtım tabelaları, dubalar ve benzeri unsurların kaldırılmasını istemiş.
***
Bir de süre tanımış.
Bu süre zarfında kaldırımlar üzerinde bulunan bu unsurların bazıları kaldırılmış.
Bazı esnaflar da uyarıyı pek umursamayarak kaldırmamış.
Süre dolunca, belediye zabıta ekipleri kamyonları yanaştırıp yaya yolları üzerinde ne kadar duba ve tanıtım tabelası varsa hepsini toplamış.
***
Haberin videosunu izlerken Eskişehir geldi aklımıza.
Malum, özellikle çarşı bölgesinde yayalar için ayrılan yollar, dükkan ve iş yerlerinin koyduğu tabela ve benzeri unsurlardan geçilmiyor.
Yani…
Benzeri bir uygulama Eskişehir için de gerekiyor.
Umarız üç belediye hem yaya yollarının güvenliği ve rahatlığını hem de şehir düzenini korumak adına bu konuda bir çalışma yapar ve yaya yollarını temizler.